Düğüm

22 1 0
                                    

🎀

2 Gün önce

"Acıyor, çok fazla acıyor!" Dedi küçük bir kız.

"Bu hayatta her şey acıtır, alışman lazım." Dedi diğer çocuk.

Elimdeki poşetle yolun ortasında durmuş öylece onları izliyordum. Yere düşüp dizini kanatan kız çocuğu ve onun yarasını sarmaya çalışan erkek çocuğunu.

"Ama sen büyüksün. Ben daha küçüğüm. Alışmam için senin yaşın kadar büyük olmam lazım. O yüzden şimdi yaramı düşünelim." Kaldırıma doğru oturup bacağındaki yarayı üflemeye başladı.

İstemsizce gülümsedim. Belki çocuk olmayı özlemişimdir. Veya çocuk olduğum zamanları. Ya da çocukken yanımda olan kişileri.

Bakkala girdiğimden beri gözlerim onlardaydı. Küçük kız için yara bandı ve peçete almıştım. Temizlemek içinde soğuk su. Ama ayaklarım onlara doğru adım atmaya çekiniyordu. Aralarındaki çekim başkalarını almıyor gibiydi.

Bu bana onun gözlerine baktığımda etraftaki her şeyin bir anda ortadan kaybolmasını anımsatıyordu. Sahi onsuz ne kadar saat geçmişti? Ya da kaç gün?

"Bekle sen burada, ben peçete alıp geleyim!" Abisi olduğunu düşündüğüm çocuk arkasını döner dönmez benimle göz göze geldi.

Ama beni takmadan yürümeye başladı. Tam yanımdan geçicekken kolundan hafifçe tuttum. Bana kaşları çatık bir şekilde döndü. Sadece tebessüm ettim. Sonra kolunu bırakıp kaldırımda oturan küçük kızın yanına ilerledim ve yanına çömeldim. Küçük kız yarasını üflemeyi bırakmış ve merakla beni izlemeye başladı. Poşetten yarası için aldıklarımı çıkartıp kenara koydum.

Bakışlarımı onun güzel gözlerine değdirdim. Masum bakışları adeta içimdeki fidanları canlandırıyordu. "İstersen ben yardımcı olabilirim?" Elimi ona doğru uzattım ve "Benim adım Alya," dedim.

Dudakları iki yana doğru kıvrıldı. "Benim adım da Hatice!" Dedi sevimli bir tonda. Sonra bakışları arkama doğru kaydı ve eliyle o tarafı işaret etti. " O da Muhsin!" Dedi.

"Tanıştığımıza çok memnun oldum, Hatice ve Muhsin!" Tüm içtenliğimle konuştuğumla Hatice kıkırdadı. "İzin verirsen yarana bakalım mı?" Diye Hatice'ye sordum.

Olur anlamında başını salladı. İlk önce bir peçete çıkartıp suyla onu ıslattım. Sonra yarasına bastırmadan kanı temizledim. Bunu bir kez daha yapıp ıslak yerleri kuruttum. Sonra Elsalı yara bandı kutusundan bir tane çıkartıp yarasının üstüne yapıştırdım.

Eli yara bandının üstünde gezinirken hoşlandığını belirten mırıltılar ağzından çıktı. "Muhsin, bak! Elsalı.."

"Görüyorum Hatice." Gülerek yanına oturdu. "Çok teşekkürler Alya abla." Dedi sonra.

Tebessüm edip ayaklandım. "Rica ederim." M harfini uzatarak güldüm. "Bu saatte herkes okulda siz niye değilsiniz?" Diye çekinerek sordum.

"Öğle arasıydı ama geri dönerken Hatice düştü o yüzden biraz geç kaldık." Diye açıkladı Muhsin.

Anladım der gibi başımı salladım. "Öğretmeniniz kızar mı?"

"Hayır, o öyle biri değil!" Dedi Hatice.

"Öyle biri olmasada sizinle okula gelebilirim. En azından içim rahat olur." Sonuçta etrafta çok kötü insanlar vardı. "Hadi kalkın bakalım okula kadar size eşlik edeyim!"

"Gerek yok biz gideriz. Çok uzak değil zaten." Dedi Muhsin.

Sadece kısık gözle onlara bakıp yürümeleri için baş işareti yaptım. "Hem benimde canım sıkılıyordu. Az yürüyüş yapmış olurum, fena mı?"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 09 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Şanlı Komutan Where stories live. Discover now