Yenge

136 7 0
                                    


🎀

Karşımdaki adam, insanı yarı yolda bırakmaya eğilimli biri. Aklımdaki adam, benim tarafımdan az önce yarı yolda bırakılmış biri. Ben ise ikisinin karışımıydım.

Aklımdaki adamın kötü biri olduğunu iddia eden kişi, ondan farkı tam olarak neydi? Hakan nasıl kötü biri olabilir ki?

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" kapıya yaslanmış bedenimi hareket ettirerek doğrulmaya çalışıyordum. Parmağıyla beni geri ittirerek tekrar kapıya yasladı.

"Seni, Hakan'dan uzak tutmaya çalışıyorum." Manipüle etmeye çalışan sesi oldukça başarılıydı.

"Neden?" gözlerine diktiğim bakışlarım, zaten onun göz hapsindeydi.

"O sana göre biri değil. Kandırır seni, acıtır canını." Dedi.

"Beni üzmesi seni neden ilgilendiriyor?" kalbimdeki parmağı geri çekildi.

"Korkma senden etkilenmiyorum. Etkilendiğim başka biri var." Az önce devresini tamamlayan kalbim, şimdi arıza vermişti. Sanırım daha da çalışmazdı, çalışamazdı.

"Senin hoşlandığın gibi, benimde hoşlandığım biri var. Sevdiğim biri. Ama sen sanki bunu dememişim gibi onu karşısında saçma sapan hareketler yaptın!" sindirmeye çalıştığım gerçek kafamda tur atıyordu.

"Amacım aranızı bozmak değildi." Dedi.

Umursamazca omuz silkti. "Ama aramızı bozdun!" kapıya yaslanmış olan vücudumu karşısına diktim.

"Evet, sanırım biraz öyle oldu." Gözleri benimle alay eder gibi kısıldı.

"Sen cidden çok iğrenç bir insansın. Mide bulandırıyorsun!" öfkemi kusarak hafifletmek isterdim ama bu beni daha çok kızdırıyordu. Madem sevdiği vardı niye benim sevdiğimle aramı bozmaya çalıştı.

"Alya cümlelerine dikkat et!" Sert ve uyarıcı tonda çıkan sesi iyice beni bunaltıyordu.

"Eğer sen, hareketlerine dikkat etmezsen bende söylediklerime dikkat etmem. Bir daha Hakan ile arama girmeye çalışma. Ben nasıl senin ilişkine karışmıyorum sende benim ilişkime karışma!" Dedim, bütün sinirimi atmak istercesine.

Artarda çalınan kapı dikkatimi bozarken, karşımdaki adama değmeyecek şekilde yanından geçtim. Yüzümdeki ifade kalbimin acısını ortaya döktü. Ama kimse bunu fark etmedi.

Kapıyı açtığımda kızgın boğadan farksız gözüken Hakan ile göze geldim. "Nerde o?" Şaşkınlıkla ona bakarken, Hakan kendini dizginlemeye çalışıyordu. Hakan balkondaki olay için mi gelmişti. Yanımdaki kapı yavaşça aralanırken bedenimin yanına başka bir beden yerleşti.

"N'oldu Hakan? Biraz sinirli gibi duruyorsun." Dalga geçen sesi tek Hakan'ı değil beni de sinirlendiriyordu. Aklı sıra onunla dalga geçiyordu.

"Amacın ne senin? Alya'nın etrafında niye dolanıp duruyorsun?" bir adım atıp onun karşına geçmişti. Elimi Hakan'ın göğsüne koyup sakin olması için işaret yaptım.

"Hakan tamam sonra konuşuruz. Zaten o da şimdi gidiyordu. Gelsene içeri." Bakışları bir bana bir Barlas'a kaydı.

"Alya, az önce o seni öptü mü?" gözlerini, gözlerime kitledi. Bakışlarında korku vardı. Öpme olasılığı onu korkutuyor muydu?

Başımı iki yana salladım. "Hayır öyle bir şey olmadı. Olmaz zaten korkmana gerek yok." Güven vermek istercesine tebessüm ettim. Beni başıyla onayladı.

Yanımdaki iri yarı beden içeriye doğru gitti. Ben onu az önce ayak üstü kovduğumu hatırlıyorum?

Hakan sıkıntılı bir nefes verip içeri girdi. Kapıyı kapatıp bende onları peşinden salona doğru yürüdüm. Sanki misafir olan bizmişiz gibi tekli koltuğa geçen Barlas'ı umursamamaya çalışarak Hakan'a döndüm. "Kahve içer misin?" Şuan ki ortamla kahvenin uzaktan yakından bir alakası olmaması dışında hiç bir sorun yoktu.

Şanlı Komutan Where stories live. Discover now