Kolye

34 2 36
                                    

6 Ağustos 2007

Elimdeki kolyeyi güneşe doğru tutup bir gözümü boşta kalan elimle kapattım. Mavi ve mor renk karışımlarıyla oluşan bu kolye güneşe doğru tutulunca çok güzel parlıyordu.

"Dilem? Ne yapıyorsun?" duyduğum sese doğru döndüm. Gözümdeki elimi indirmiş ve Türker abiye el sallamıştım. "O elindeki de ne?"

Yanıma doğru gelip elimdeki kolyeyi aldı. "Kolye. Ama özel bir kolye!" Dediğim şeye güldü. İnanmıyor muydu? "Ciddiyim! Şaka yapmıyorum! Bu kolye büyülüymüş."

"Ya ne özelliği var? Takınca görünmez mi oluyorsun?" kolyeyi başından geçirerek bana döndü. "Bak şuan kayboldum! Puf!" yaptığı şeye gülmüştüm. "Anlat bakalım ne özelliği varmış." Başından kolyeyi çıkartıp bana uzattı.

"Aşk kolyesiymiş bu! Ben bunu taktığım zaman ruh eşimi bulacakmışım!" Elindeki kolyeyi alıp taktım. "Didem'in söylediğine göre bu kolye boynumdayken bir şey oluyormuş ve ruh eşimi buluyormuşum!"

"Ee ne olunca?" Boynumdaki kolyeye uzanıp ipini çekiştirmeye başladı. "Saçmalık! Bir kolyeye bu kadar anlam yüklenilmez!"

"Ya Türker abi bıraksana! Kopmasın. Çok güzel hem, ben çok sevdim." Elimle onu itekledim. "Bak mor renkleri var. Doğum günü hediyem bu."

"Doğum gününden 2 gün geçti. Kim verdi?" Evet doğum günüm 4 Ağustos yani 2 gün önceydi.

"Vedat abi! Benim doğum günümde burada değildi. Didem ile birlikte bana bunu almışlar. Ve birde çok istediğim o bebeği." Kolyeyi pembe tişörtümün içine sakladım, nazar değmesin diye!

"Didem değil. Didem abla!" uyarısına omuzlarımı oynattım.

"Bugün sizde toplanmayı düşünüyorlarmış. Ama babam geç gelecekmiş. Bende seninle gelsem olur mu? Vedat abiyi özledim."

"Olmaz! Sen gelme bugün."

"Neden?"

"Benim arkadaşlarım gelecek sen tek başına ne yapmayı planlıyorsun? Lüzumu yok."

Lüzum mu? O ne demekti?

"Ben sizin yanınızda durmam zaten. Vedat abinin yanında olurum. Gökçe de gelecek hem Nur da var, tek değilim yani," şirinlik yaparak gülümsedim. Ofladı ve göz devirdi. "Öyle yapma!"

"Evet, evet gözüm çıkar falan filan." Arkasını dönüp eve girdi.

Sinirle TLYGO hareketimi yaptım. Peşinden eve girdiğimde ayaklarımı vurarak yürümeye başladım. "Beni geçiştirip durma! Bu yaptığın çok ayıp Türker abi!" Abim oturduğu yerden bu halime güldüğü sırada çirkin diye söyledikleri hareketimi yapıp odama çıktım.

Odama vardığımda Burce ablayla karşılaştım. Odamı süpürüyordu. Benim geldiğimi arkasına dönünce fark etmişti. "N'oldu niye sinirlisin?" güler gibi oldu.

"Ya Burce abla, Türker abi hep bana saygısızlık yapıyor!" yatağımın kenarına oturup onu izlemeye başladım.

"Demek yine seninle uğraşmaya başladı." Başımı hızla salladım. "Sana bir sır vereyim mi?" gözlerim merakla açıldı ve tekrardan başımı salladım. "Bence Türker abin seni seviyor. O yüzden hep seninle uğraşıyor."

Bu dediğine kıkırdadım. "Bunu herkes biliyor. Beni neden sevmesin ki? Ben onun arkadaşıyım." Gülmeye devam ederken elindeki süpürgeyi bırakıp yanıma geldi.

"Bu sevgi öyle değil. Daha fazlası." Saçlarımı geriye doğru topladı. "Aşk yani."

"Ben biliyorum aşk ne demek!" sevinçle bağırdığımda güldü. "Ben zaten ona aşığım! Ama tek ona değil. Vedat abiye de aşığım ben."

Şanlı Komutan Donde viven las historias. Descúbrelo ahora