Rüya

87 2 16
                                    

🎀

Gözlerimi zorlayarak karanlıktan çıkmaya çalıştım. Bir kaç sesler duyuyordum ama nerden geldiğini kestiremiyordum.

"Hastamız uyanıyor!" Dedi ince bir ses.

"Hemen Emre'ye haber ver!"

Yavaşça göz kapaklarımı araladım. Gördüğüm ilk şey bana merakla bakan bir çift göz oldu. Ağzındaki maskeyi indirmiş ve bana gülümsemesini göstermişti.

İçgüdüsel olarak doğrulamak istemiştim ama karşımdaki doktor olduğunu düşündüğüm adam beni geri yatırmıştı.

"Lütfen Alya hanım hareket etmemeye çalışın." Dedi uyarıcı bir tonda. "Ben Emre'nin arkadaşıyım. Az sonra o da burada olur. O gelene kadar biraz dinlenin." Dedi ve bakış açımdan çıktı.

Nefes almaya çalıştığımda çok zorlanmıştım. Boğazımı yakan his artmaya başlarken gözlerim sulandı.

"Su!" Dudaklarımdan çıkan iki harf nefesimi kesmişti.

Emre'nin arkadaşı olduğunu öğrendiğim doktor, sesimle birlikte hızla hareket etmişti. Kumandaya basarak yatağı hareket ettirmiş ve istediği pozisyona getirmişti. Kumandayı bir köşeye bırakırken yanıma gelmiş ve dikkatlice su bardağını dudaklarıma yerleştirmişti.

Su içmemle kendime gelmiş gibi hissettim. Ne zamandır aç veya susuz olduğum hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ama suyun tadını unutturacak kadar fazla olduğu kesindi.

"Alya!" Kapının açılmasıyla birlikte Emre'nin sesi odayı doldurdu. "Şükürler olsun! Uyanmışsın." Dedi ve yatağa oturdu. Bana su içeren kişinin elinden bardağı alıp görevi o üstlenmişti. Bardaktaki su bittiğinde bana sorarcasına baktı. "Bir bardak daha ister misin?" Diye sordu. Gözlerimi onaylarcasına kapatıp açtım. "Arda, biraz daha koyar mısın?" Dedi ve bardağı arkadaşına uzattı.

Elini bana doğru uzatıp saçlarımı kenara doğru itti. "Emre," çıkmayan sesime inat konuşmaya çalışınca gözümde duran yaş kaymaya başladı. "Nerdeyim ben?"

"Hastanedesin." Dedi ve en içten gülümsemesini sundu. "Kapıda senin uyanmanı bekleyen kişiler var. Şuan kimseye uyandığını söylemedim. Gelip seni yormasınlar." Dedi. Dudaklarım iki yana kıvrılmamak için zor duruyordu. "Canın çok mu yanıyor?" Diye sordu.

"Hayır." Diye fısıldadım.

"Bulut geldi. Hemde kimsenin ona bir şey söylememiş olmasına rağmen geldi." Dedi. O sırada Arda su getirmişti. "Aslında çok su vermek istemiyorum. Mideni su ile doldurup aç kalmanı istemiyoruz." Dedi ve sıkıntıyla bir nefes verdi. Bardağı dudaklarıma getirip içmem için yardım etti.

Üç yudum aldığımda bardağı geri çekti. İçimdeki susuzluk bitmediği için yaptığı harekete kaşlarımı çattım. O ise beni umursamadan bardağı arkadaşına verdi.

"Bulut'u çağırmamı ister misin?" Diye sordu. Sonra ayağa kalkıp odanın camına ilerledi. "Abilik içgüdüsü yüksekmiş."

Bulut'u görmeye hazır mıydım? Hiç bilmiyordum. Çekiniyor belki de korkuyordum. Nedenini bilmediğim hisler içimi doldurup beni ele geçirdi.

"Ee ne diyorsun, gelsin mi?" Emre sorusunu yenileyip bakışlarını bana çevirdi. Göz göze geldiğimizde içimdeki hüznü anlamış olsa gerek anlayışla başını salladı.

"Kaç saattir buradayım?" Ağzımın içinden soruyu geveledim. "Ya da kaç gündür?"

"Çok değil," Diye mırıldandı. Yanıma doğru geldi ve tekrar yanıma oturdu. "Üç gün oldu sanırsam.." Dedi.

Şanlı Komutan Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu