Mesaj

113 4 1
                                    

🎀

Gözlerimi yavaşça araladığımda, sırtımın ağrısı bir güneş gibi doğdu. Kollarımı iki yana açıp, ayı gibi esnedim. Nerde olduğumu unutmuştum. Kükrememi duyan Gökçe bir sağa bir sola kıpırdandı.

Göz kapaklarımı hızla açıp kapattım. Sabah egzersizleri çok önemliydi, hele ki göz antrenmanları. Lütfen aksatmayınız...

Alya, yine sabah sabah ne saçmalıyorsun?
Yine mi? Ayıp ediyorsun, kırıldım..

Taşta uyusam daha rahat edeceğim gerçeği ile sandalyeden kalktım. Ya da kalkmaya çalıştım diyelim. Çünkü ayağa kalkmamla uyuşan bacağımla yere yığıldım. Gökçe’nin pembe püsküllü halısıyla bakışırken, üstümdeki sersemliği atmaya çalıştım.

Odayı dolduran tiz bir sesle yüreğim hopladı. Yatağa doğru döndüğümde Gökçe elini yatağa vurarak güldüğünü gördüm. Kaşlarımı çatılırken ellerimden destek alıp doğruldum. O ise kendini kaptırmış gülüyordu. O kadarda komik bir durum olduğunu düşünmüyorum.

Ona arkamı dönüp saçımı savurdum. Tabii o gördü mü, orası muamma! Kıvırtarak odadan çıktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynada bir süre kendi suratımı izledikten sonra ayıldığım kanısına vararak banyodan çıktım.

Salona geçtiğimde koltukta abimin izi vardı. Elim cebime doğru giderken pijamalarımla olduğumu hatırladım. Salondan çıkıp, odama paytak adımlarla yürümeye başladım. Telefonumla bu kadar uzak kalmak hiç huyum değildir. Özlemiştim keratayı. Odaya girdiğimde yatağın üzerindeki pembe kılıflı telefonunum bana el sallıyordu.

Yatağa geçip bağdaş kurdum. Telefonumu elime aldığımda çok garip bir olayla karşılaştım. Telefonuma bildirim gelmişti! Hemde Gökçe dışında birinden! Merakla elime alıp üsten mesajı okudum.

‘0548***: Canın sıkıldıkça ararsın. Gidip de başkalarını rahatsız etme!!’

İki ünleme kadar gülümserken numaranın üstüne basıp kaydettim. 'Barlas Abi' telefona uzun uzun bakıp sırıttım. Ona abi dememden rahatsız oluyor ve bu benim hoşuma gidiyordu. Mesaja görüldü atıp ekranı kitledim.

Acaba beni ne diye kaydetmiştir? Bana arada bir şifa diyor, belki de şifa diye kaydetmiştir. Neden şifa dediğini tam anlamasam da güzel bir anlamda dediği kesindi. İyi de şimdi bu ne diye bana yazıyordu? Hani sevdiği biri vardı? Alya kendine gel, kanma böyle şeylere!

Kapım yavaşça araladığında yüzümdeki hakim olmadığım gülümsemeyle oraya döndüm. Gökçe başını hafifçe uzatıp beni kontrol etti, bir süre kapıda öylece durduktan sonra içeri girdi.

Ceza almış ilkokul öğrencisi gibi ellerini önde birleştirmiş başını yere eğmişti. Merakla ona bakarken ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. Sağ ayağını yere sürtmeye başlarken bir şey hakkında özür dileyeceğini anlamıştım. Bende yataktan kalkıp onun karşına dikildim. Ellerimi onun omuzlarına koyarken başını hafifçe kaldırıp bana baktı.

“Gökçe, bir şey mi oldu?” Diye sordum. Başını hayır anlamında sallayıp iç çekti.

“Ben dün için özür dilerim. Gereksiz fazla tepki verdim.” Dedi. Aslında bu özür dileme olayına şaşırtmamıştım. Genelde Gökçe canı sıkıldıkça benden özür dilerdi. Ama Nur konusunda özür dileyeceğini hiç düşünmemiştim. “Rüyamda, Nur'u gördüm. Kızdı bana,” Dedi, tebessüm etmeye çalışarak. “Sana, yersiz bir tepki verdiğimi söyledi. Çok sinirliydi!” Sonlara doğru sesi titremeye başladı. “Ama ben üzülmedim. Hatta çok mutlu oldum. Nur, bir süredir rüyalarıma gelmiyordu,” Derin bir nefes aldığında titrekçe geri verdi.

Şanlı Komutan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin