8. KİBRİT

189K 14.5K 9.4K
                                        

Bir kibrit yak...

«Oturdum ciddi ciddi sevdim onu.
Yüzüne hasret ölüp gideceğim muhtemelen...
| Ali Lidar »

Yine çıksan karşıma, desen ki; ben Türk kızıyım. Bu sefer söz karşı çıkmayacağım, Balkan kızı.

| Şimdiki zaman, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti |

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

| Şimdiki zaman, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti |

Bu bölümdeki karakterlerin konuştuğu dil Makedonca'dır.

         
          Derler ki; bazı insanlar kendini hiçbir yere ait hissedemez, bir arayışın içinde kaybolmuş gibidirler. Kendini ait hissetmediğin yerde yaşamaya mecbur olman ise dünyanın en kötü hissidir.

Mecbur bırakılmak, öylesine bir his değildi. Ne bir şehre, ne bir insana, ne bir eve ait değil gibiydim. İnsan, kendini yük olarak hissettiği yere hiç ait olmazmış. Kendini kısıtlamak zorunda kaldığı yere de ait olmazmış. Ve yine insan, anlatamadığı ve anlaşılmadığı yere de hiç ait olmazmış.

İnsan, olmak isteyip de olamadığı yere aitmiş aslında.

"...ilk aşkım ilk heyecan," diye mırıldandım, uzun bir süredir konuşmadığım lisan dilime farklı geliyordu artık. Bebeği dikkatlice kucağımdan kaldırıp havaya diktim ve bana gülümseyen yüzüne tebessüm ettim. Burnumuzu birbirine denk getirip yavaşça şarkıya devam ettim. "Kovaladıkça kaçan, ateş böceğim misin? Kovaladıkça kaçan, ateş böceğim misin?"

Bu dil babamdan bana miras kalan tek şeydi. Ne dokunabilir ne hissedebilir ne de görebilirdim. Babamın bana bahşettiği tek şeye sarılamıyordum bile. Aklımda bir yerde varolduğunu bildiğim dil, konuşmadığım her gün benden silinip gidiyordu.

Silinip giden sadece o da değildi. Doğup büyüdüğüm şehrin artık neye benzediğini bile bilmiyordum; ezbere bildiğim sokakları, o yemeklerin lezzetini, tanıdığım insanların sıfatlarını zamanla unutmuştum.

En sonunda herkesin istediği olmuştu.

Ben artık Balkan kızıydım.

Bildiğim bir şey varsa taşına toprağına bile özlem duyduğum bir vatan, yüreğimde gittikçe büyüyordu.

"Türkçe mi konuşuyorsun?"

Kulağıma çarpan sesin varlığıyla dikkatim dağıldı. Dalıp gittiğim topraklardan şimdiki ana geri sürüklenirken mırıldanmayı hızlıca kestim. Dayım Peter Kalovski bana sorgulayıcı bir tavırla bakıyordu.

BİR KİBRİTLE 𝘠𝘖𝘒 OLMAKDonde viven las historias. Descúbrelo ahora