ANAHTAR

1.8K 143 104
                                    

Esin korkunç gerçeklerle karşı karşıya kalmıştı. Korkuyurdu, nelerle yüzleşmek zorunda olacağıyla ilgili hiçbir fikri yoktu. Nasıl bir kabusun içinde yer alıyordu? Yaşadığı iki garip olayın doğruluğunu bir şekilde araştırıp bulmalıyıdı...
Öncelikle medyum Didi'nin ona yazdığı not üstünde durmalı, onun kim olduğunu öğrenmeliydi. Bu yabancı adam nasıl olurda onunla ilgili bazı detayları bilebilirdi?
Gerçekten de medyum muydu? Yoksa onu tanıyan birimiydi? Öyleyse madem, neden kendini gizliyor ve insanların alay konusu haline getiriyordu?
Kuzeydeki kadınlar demekle neyi kastetmişti? Ya Elıys, onunla ilgili detayları nereden, nasıl bilebilirdi?

O eski fotoğrafda küçük kızın ardında oturun adam, kimdi o? Tuğrul olamazdı, bu nasıl mümkün olabilirdi? Belki de babası ya da aile büyüklerinden biriydi. Aksi olamazdı zaten. Tüm bu cevapsız sorular Esin'in zihninde kocaman bir bir boşluk oluşturmuştu.

Kendi içinde sürekli olarak mantıklı cevaplar arıyor, böylelikle bazı gerçekleri yok sayıyordu. Yinede Tuğrul'u tanıdığı ilk andan itibaren, yaşadığı tüm garip olaylar silsilesi, sakin akan suların ardında büyük bir kasırga olduğunu gösteriyordu. Artık kendisini kandırmanın bir anlamı yoktu. Ne pahasına olursa olsun gerçeklerle yüzleşmenin vakti gelmişti...

***
O günden sonra Esin kendisiyle ilgili bir çok cevabın burada, bu şatonun içinde olduğunu biliyordu. Tüm bu olaylardan yola çıkarak, Tuğrul'un onun hayatına asla tesadüfen girmediğini anlamak, hiç de zor değildi. Peşinde olduğu şey her neyse, özellikle onun için bulmuştu Esin'i.
Sıradan biri olmadığının artık kendiside farkındaydı. Hele ki kocası, içinde nasıl gizemler taşıdığını asla ama asla sıradan biri olmadığından emindi.

O gece Esin çok suskundu.
Yemek masasında önünde duran porselen tabağa dalıp dalıp gidiyordu. Tuğrul ve diğerleri Esin'in bu hali karşısında birbirlerine bakarak anlam arıyordular kendilerince. Tuğrul yerinden kalktı ve karısının yanına yaklaşarak elini tuttu. Onu belinden sardı ve ayağı kaldırdı. Esin öylesine dalgındı ki onu farkedememişti.

"Neyin var aşkım? Seni bu derece düşüncelere salan ne? Anlat bana lütfen"

Esin sessiz kalmakla yetindi. Asıl sorunun karşısında duran kocası olan adam olduğunu nasıl söyleyebilirdi? Başını yere eğdi.

"Yok bir şey, yorgunum hepsi bu. İzin verirsen uyumak istiyorum"

Tuğrul baş parmağıyla karısının yanaklarını okşarken, o güzel gözlerine daldı.

"Elbette bitanem, seni odana çıkarmamı ister misin?"

"Hayır teşekkür ederim. Ben çıkabilirim"

Kısa bir süre için o oda da bulunan herkese tek tek baktı. Nancy, Mete, Meri ve Bayan Roz. Bu insanlar kim? Ya kocası, asıl mevzu onun kim olduğuydu.

Esin sürekli olarak koca şato da geziniyor ve medyum Didi'nin notunu düşünüyordu. Kendi kendine sayıklayarak:

_Kuzeydeki kadınlar? Evet evet kuzey cephesinde bulunan tablodaki kadınlardan bahsediyor olmalı. Hemen derhal oraya gitmeliyim"

Koşar adımlarla şatonun en kasvetli yerlerinden biri olan kuzey cephesine doğru ilerler. Uzun, dar koridora vardığında tozla kaplı ve unutulmuş bu yere bir daha bakar kapıdan. Ufak ufak adımlarla tablolara doğru ilerler.

İlk tabloda bulunun Çin'li kıza bakar. Parmaklarını kızın hüzün dolu yüzünde gezindirir. Onlarla tıpkı gerçeklermiş gibi konuşur.

_Kimsin sen? Adın ne acaba?
Ya sen? Neden bu denli hüzünlüsünüz? Anlatın bana yalvarırım.

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin