Mecuz

1.1K 90 151
                                    

Hayat kısacık bir an. Yaşadıklarınız ile anılır ve bilinirsiniz. Kimisi ölür kir bırakır, kimisi ölür iz bırakır.

General Eboyani tarihte iz bırakabilecek meziyette biriydi. Tanrılar bazı ölümlülere her türlü meziyetleri bahşedebilirler. Onlar öncü ve her anlamı ile gerçek birer liderdirler. Hiç bir şey tesadüf değildir, her beden hak edildiği şekilde yoğrulur. Eboyani, Elıys hakkındaki tüm gerçekleri biliyordu. Daha saraya getirildiği İlk günden beri onun Kral Alagos'un kızı olmadığını biliyordu. Alagos dahi Eboyani'nin bildiği bu sırdan habersizdi. Elıys henüz küçük bir çocukken bile, Eboyani onun büyük bir lider olacağını sezinliyordu. Her daim onu koruyor ve kolluyordu. Elıys'ı prenses olduğu için değil, Elıys olduğu için sevdi ve bu uğurda canını dahi feda etmekten biran tereddüt etmedi. Ameteya, Elıys'ın kalbindeki ilk yarayı açmış ve ilerde ona daha ne acılar yaşatacağının işaretini vermişti...
Elıys, Ameteya'ya karşı büyük bir hata yapmıştı. Ameteya bir göze karşılık ona sonsuz ızdıraplar yaşatacağına karşın kendisine söz vermişti. En kötüsü ise, o savaş Tanrıçasıydı ve bunu yapabilirdi...

***
Elıys uyandığı kabusun ardından derin bir kedere boğuldu. Biliyordu, Eboyani'nin öldüğünü anlamıştı. Bedeni yorgun düşüp, kaskatı kesildi. Gözkapaklarını sımsıkı kapatarak, içinde yanan ateşi hissetti. Öldüğünü biliyor ama nasıl ve kim tarafından öldürüldüğünü düşünüyordu. Öylesine canı yanıyordu ki yatağından dahi çıkamıyor, tüm bedeni buz gibi soğuk ve donuklaşmıştı. İki eli ile çarşafını sıkarken, gözlerinden süzülen birkaç damla gözyaşı elinin üstüne düştü. Canı yanıyordu, hemde hiç olmadığı kadar. İlk defa sevdiği, değer verdiği birinin acısını hissetmiş ve ne denli ağır olduğunu görmüştü. Hüzün dolu bakışları aniden nefrete ve öfkeye dönüştü. Bunu kimin yaptığını bulmalıydı ama nasıl? O kadar çok düşmanı vardıki bunun için çok uzun bir liste yapması gerekiyordu.

Telaş içinde yatağından kalktı ve kılıcını alarak odasından çıktı. Issız ve boş koridorlardan avazı çıktığı kadar bağırarak yürümeye başladı.

"Muhafızlar! Derhal herkesi toplantı salonuna çağırın!"

Her yer prensesin sesi ile cınlıyordu. Hışımla boş olan toplantı salonuna geçti ve tek başına tahtına kurularak General ve subaylarının gelmesi bekledi. Prensesin çağrısını alan tüm üstler paniklemişti. Öyle ya sabahın bu saatinde çağırıldıklarına göre çok mühim bir gelişme olmuştu.
Birer ikişer toplantı salonuna giren kurmaylar, neler olduğunun merakı içinde öfkeyle oturan prensese baktılar. Çok geçmeden tüm üstler salondaki yerlerini bir bir aldılar.
Elıys herkesin geldiğinden emin olduktan sonra tahtından kalktı.

"Bana derhal General Eboyani'yi bulacaksınız! Nereye, kiminle gittiğini ve şuan nerede olduğunu bilmek istiyorum!"

Langord başta olmak üzere hepsi şaşkındı. Sabahın kör saatinde neden Generali bulmalarını istiyordu? Bu olağanüstü bir durumdu ve hepsi Eboyani'nin yanlış birşeyler yaptığını düşünerek birbirilerine baktılar. Elıys hiç olmadığı kadar çıldırmıştı.

Evılyn tüm cesaretini topladı ve bir adım öne atılarak:

"Bir sorun mu var efendim? General bir hata mı işledi?"

Elıys başını doğrudan ona çevirerek süratle Evılyn'a yaklaştı ve elini onun boynuna dolayarak sıkmaya başladı.

"Bana soru sorma kahrolasıca! Dediğimi yapın ve onu hemen bulun!"

Ardından Evılyn'ı hızla duvara fırlattı. Herkes tedirgindi çünkü prenses çıldırmış gibiydi. Langord başını eğerek:

"Peki efendim, onu derhal bulacağız"

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin