Elyıs Başlangıç

1.7K 136 61
                                    

Arkadaşlar bu bölümden itibaren artık 2.Cİ SEZONA geçiyoruz. Umarım bu sezonu da beğenerek okursunuz. Lütfen yorum ve beğenileriniz ile bana düşüncelerinizi bildirin🙏🙏
***

Yıl: M.Ö 3000 yıl öncesi.

Müzik:Legion

Zamanın çok çok öncesinde büyük ve kudretli Tanrılar, insanlara hükmederken bazılarını özel seçerek kendilerine farklı yetenekler bahşetmişti. O kişiler yeryüzünde onları temsil eder, kanun ve isteklerini insanlara iletirdi. Bu sebepten, asil insanların tanrıların koruması altında olduğuna inanılırdı. Onlara karşı gelmek, tanrılara karşı gelmek sayılırdı. Bir çok krallık bunu lehine çevirerek zavallı masum halka istedikleri her türlü zulmü yapabiliyordular.

İşte Kral Alagos da tıpkı böyle bir kraldı. O Artonya hükümdarlığının tek ve korkusuz kralıydı...

Alagos'u diğerlerinden ayıran ise, hakimiyeti altında olduğu toprakların çok verimli ve büyük bir coğrafyaya sahip oluşuydu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Alagos'u diğerlerinden ayıran ise, hakimiyeti altında olduğu toprakların çok verimli ve büyük bir coğrafyaya sahip oluşuydu. Kral Alagos zeki biri olmakla birlikte, öngürüleri sayesinde gücüne güç katar her yeri işgal ederdi. Tüm krallıklardan daha iyi ordulara sahipti. Neredeyse tek iktidardı. Ama maalesef Alagos henüz genç yaşta olmasına nazaran, yapayalnız bir adamdı. Tek kan bağı olan erkek kardeşini kendi elleriyle öldürmüş ve bundan en ufak bir pişmanlık dahi duymamıştı.
Anne, baba ya da bir kardeşe sahip değildi. Otuzlu yaşlarda iri bir gövdeye sahipti. Taş kalbinin yansıması yüzüne vurmuş, insanların üstünde korkunç bir etki bırakan biriydi. ürküten biriydi. Hiç kimseye karşı içinde merhamet barındırmayan biriydi. Anlık değişken ruh halide elbette onun yapısındaki biri için ürkütücüydü. Bir çiçeği, bir çocuğun başını dahi okşamayan gaddar biriydi.

O bu halini seviyor çünkü merhametin her zaman zayıflık olduğunu düşünürdü. Güçlü kalmanın tek yolunun zalim olması gerektiğini sanıyordu. İnsanlar ondan korkuyor yanından geçerken dahi tedirgin oluyordular. Çünkü en küçük bir hareket bile ölümlerine sebep olabilirdi. Kralın sarayı soylu kadınlarla doluydu, bunun nedeni ise tüm bu güce karşın Alagos'un bir çocuğu olmayışıydı. Tüm asilzadeler kızlarını krala sunuyor, güç ve iktidar uğruna hamile kalır ümidiyle.

Bu durum kralı fazlasıyla düşündürüyordu. Varisi olmayan bir kralın elbette itibarıda olamazdı. Kral, yüce Tanrılara tütsülü ateşler yakarak, her türlü hazineleri sunuyordu. Sırf dileğini gerçrkleştirmeleri adına onlara adaklar sunup yakarıyordu. Medet umduğu büyücülerin kendisi için hazırladıkları iksirlerin işe yaratacağı umuduyla yaşıyordu. Dünyanın dört bir yanından getirtiği şüfacılarda ona çare bulamıyordu. Ama şifacıların bilipte kralın bilmediği bir şey vardı ki o da kendisinin kısır olduğu gerçeğiydi. Bunu büyük hükümdara itiraf edecek cesareti asla gösteremezdiler çünkü sonlarının ölüm olacağını bildirdiler. Ona sürekli olarak birgün bir erkek çocuğuna sahip olacağına, bunun için sabırlı olmasını anlatıp duruyordular. Alagos için kadınlar sadece tohum ekilen bir tarladan ibaretti. Onun için başkada hiç bir değerleri olamazdı.

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin