Zehirli Elmalar

1.6K 111 81
                                    


Langord'un aldığı subaylık terfisi, saray dahil birçok soylu kesimden iğreti bir durum olarak karşılandı. Hatta çoğu eski üst düzey emekli askerlerden oluşan bir grup, Eboyani aracılığı ile Kral ile görüşmüştü. Nasıl oluyorda kim olduğunu bilmedikleri bu adamın aniden statüsü değişmişti? Üstelik bu yabancı Artonya'lı bile değildi. Asıl olarak şaşırtıcı derecede gelişen terfilik sorunu, kralında pek hoşuna gitmemişti. Yine de sonuç olarak, kızının hayatını kurtaran kişi olması onun için yeterliydi. Ve kızına karşı güveni sonsuzdu. Dolayısıyla tüm bu söylentileri örtbas etmeye çalışıyor, karara boğun eğmeleri gerektiğini bildiriyordu. Kendi dikta tavrıyla bir şekilde hepsini geri püskürtüyor ve kızının yanında olduğunu açıkca hissetiriyordu...

***
Eboyani, Forgest ve diğer genaraller ise, bir araya gelerek bu konuyu uzun uzun tartışıyordu. En çok da Forgest'di rahatsız etmekle birlikte bu adama hiç mi hiç güvenmiyordu. Eboyani'ye tüm samimiyeti ile anlatmaya çalışıyordu.

"Efendim, kim bu adam? Prenses nasıl olurda ona güvenebilir? O bir muhbir ya da hain bile olabilir! Bunu bir şekilde prensese anlatmalıyız! Artonya yasalarına göre, buralı olmayan biri ordu içinde etkin bir yer edinemez!"

General Eboyani oturduğu yerden hiddetle haykırdı.

"Prenses Elıys'a onun kararını sorguladığımızımı söyleyeceğiz!? Çok cesursun Forgest!"

Forgest gergin ve öfkeli haliyle ayağıya kalktı. Orada bulunan herkese hitap ederek, konuşmasına devam etti.

"Yapmayın efendim! Prenses bu kararı sırf onun hayatını kurtardığı için aldı. Yaşadığı minnet duygusu altında alınan şuursuz bir terfi. Bunu hepimiz gayet iyi biliyoruz! Neden kendimizi kandırıyoruz!? "

Eboyani düşünceli bir ifade ile baktı.

"Hayır hayır hiç sanmıyorum. Prenses Elıys'ı çocukluğundan beri tanırım. Kimseye minnet duygusu hissettiğini görmedim. Belki de gerçekten adam iyidir"

Forgest bu konuyla ilgili fazlasıyla tepkiliydi. Ama ne yazık ki onun fikirlerinin   hiç bir önemi yoktu...

***
Yine de Kral Alagos kızıyla bu konuyu daha detaylı konuşmak için Elıys'ı yanına çağırttı. Elbette alınan yanlış bir adım ülke içinde karışıklığa neden olabilirdi. Hükümdarlık zor ve meşakkatli bir görev olmakla birlikte derin sezgiler gerektirir. Tecrübeli kral, teraziyi her daim dengede tutmak gerektiğini çok iyi biliyordu.

Prenses ve babası yemek masasında oturmuş, akşam yemeklerini yiyordular. Kral sessizliği bozarak, sakin bir hal içinde Elıys'ın beklediği soruyu sordu.

" Sence bu terfi doğru bir karar mı?"

Elıys konunun nereye geleceğini biliyor ve söylentilerin babasını rahatsız ettiğininde farkındaydı.

"Evet kralım, yerinde. Bana güveniyor musunuz? Şayet öyleyse, bu adamın bizlere iyi şeyler katacağını düşünüyorum"

"Elbette güveniyorum ama sende biliyorsun ki Artonya'lı olmayan kişiler sınıf atlayamaz. Üstelik bu adamın kim olduğunu dahi henüz bilmiyoruz. Sırf Arenada yaptığı Aslan gösterisi için bunu yapamayız"

Elıys sandalyesinden kalktı ve dalgın bir halde gözlerini zemine odaklayarak:

"Hayır, elbette bu terfi sırf Aslanlarla olan gösterisi için değildi. O adamda başka birşey var. Adlandıramadığım, garip bir hissiyat. iki aslanıda çok rahatlıkla yenebilirdi, peki neden yapmadı?"

Kral şaşkınca baktı ona.

"Bundan emin misin?"

"Fazlasıyla eminim. Öldürdüğü İlk Aslan çok güçlüydü ve aç bir hayvandı. Onu rahatlıkla alt edip öldürdü. Oysa ki ikinci Aslan hasta, yaşlı ve tok bir Aslandı.
Üstelik onun gardı altındaydı ve kılıcı elindeydi. İstese onu tek hamlede öldürebilirdi. Ama neden! neden onu öldürmedi? Neden öldürmek yerine ölmeyi tercih etti? Bunu bir türlü anlamıyorum. Kaldı ki onu gördüm, savaşını izledim. İnanılmaz güçlüydü ve daha önce hiç tanık olmadığım bir tarzı vardı"

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin