18. Bölüm

993 64 7
                                    

Oh Se Hun, boşaldıktan sonra, zevkin sonunda bedenine hücum eden rahatlamayla kirpiklerini kırpıştırıp, gözlerini açtı. 

Gördüğü tek şey, iri kahverengiliklerdi. 

Jongin içine bırakılan o yoğun ıslaklığın harikalığını yaşarken, sırtından bedenine dalgalarak yayılan acı ve yan tarafında gördüğü lambayla garip bir korkunun dar göğsüne musallat olmasını önleyememişti. Şehvete bulanan, acıyla nemlendikten sonra zevkle sulanan gözlerininse aniden korkuyla yuvalarından çıkmak istemesini bastıramamıştı. Şuan yanaklarından yavaşça dökülen yaşları durduramıyor ve hissettiği karmaşık duyguların içinde boğuluyordu. 

Şehvet, rahatlama ve korku...

Korku, az önce Jongin'e musallat olan bir duyguydu. Bu duygu aşağıda hızla kendi etrafında dönen görkemli yatak ve yan tarafındaki lambanın varlığıyla ortaya çıkmıştı. Büyüktü. Korkusu fazlasıyla büyük ve yoğundu. Ancak, şehveti ve rahatlamayı alt edecek kadar yüce değildi. 

Jongin bunu, yaşlı gözlerine kilitlenen, keskin bakışlara sahip, arzuyla kısılmış gözlerden fark edebilmişti. Bir de aniden aniden dudaklarına kapanan dudaklara bilinçsizce karşılık veren ve onlara karşı koyamayan dudaklarından...

Kısa bir süre sonra Oh Se Hun, Jongin'in dudaklarını kana kana içerken, aniden dudaklarının hareketlerini durdurdu. Sonra onu öpmeyi bıraktığı için Jongin'in bir sorun olup olmadığına birazdan gözlerini açıp bakacağını bildiğinden ötürü, yavaşça diğerini öpmeye başladı. Dudaklarının dokunuşu az önceki gibi değildi, sakin ve oldukça dikkatliydi. 

Oh Se Hun, hala Jongin'in içindeydi ve fışkırtmış olduğu yoğun sıcaklığın; yavru köpekçiğin sıkı deliği ve uzun kalınlığının arasında kalan oldukça küçük olan boşluklardan sinsi bir edayla süzülüp, yere damlamasını dinliyor, durumu anlamlandırmaya çalışıyordu. Bunu yaparken de Jongin'i dikkatli bir şekilde öpüyordu.

Gözlerini uğuldaması yavaşça geçen kulaklarına ulaşan pıt-pıt sesleri eşliğinde açtı, ilk gördüğü şey kendisini öpen bir yavru köpekçikti. 

Jongin'in güzel yanaklarından gözyaşları yuvarlanıyordu ve titrek, uzun, gür kirpikleri fazlasıyla nemliydi. Oh Se Hun yavaşça kaşlarını çattı, sonra dudaklarının hareketlerini sürdürmeye devam ederken, gözlerini çevirdi. Yan tarafındaki lambayı fark ettiğinde, Jongin'in dudaklarını öpen dudakları aniden durdu. 

Siktir!

Neler oluyordu?!

Oh Se Hun şaşkınlıkla diğerinin dudaklarından ayrıldı ve kulağına ulaşan, zeminle buluşup ses çıkaran o damlaların somut kanıtını görmek isteyerek aşağıya baktı. Kendi etrafında dönen yatağı fark edince kaşları daha fazla çatılmıştı. 

Bunun nasıl olduğunu bilmiyordu, Oh Se Hun bunca yıllık lanetli hayatında asla böyle bir şeyi görmemiş, şahit olmamıştı. 

Jongin'in beline dolamış olduğu bacaklarının tutuşunu sıkılaştırmasıyla, kafasını odanın tavanıyla kendi görkemli bedeninin arasına hapsettiği esmer köpekçiğine döndü, aşağıda dönen yatağı, Jongin'in icabına baktıktan sonra durduracak, ardındansa bunun nedenini araştıracaktı. 

Gözlerini Jongin'in yaşlı suratına diktikten sonra sessizce yanağının içini ve dilini ısırdı. Kanının tadı damağında patlarken, bir kez daha Jongin'in dudaklarına yapıştı.

Jongin ağzındaki bakırımsı ve papatyanın acı aromasını andıran kanı fark etti, ancak kendisini durdurup, geri çekilmedi. Sadece sevdiği dudaklarda kaybolmayı kabullendi. O dudaklar, onu ölüme götürse bile asla bundan vazgeçmezdi. 

+Şeytanla Anlaşma+Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora