20. Bölüm

1.1K 68 26
                                    

Yixing'in, "Merak etmeyin efendim. Bundan sonra hareketlerime dikkat edeceğim!" cümlesinin ardından, neredeyse hemen hemen herkes etraflarında sinsice kol gezen huzursuzluğun ve kaygının uçup gitmesiyle derin bir nefes almıştı.

Ancak bunun pek de uzun sürdüğü söylenemezdi.

Oh Se Hun ve Jongin, diğerlerinin yanında hala turuncu bornozlarıyla öylece durduklarını fark edip, üzerlerine normal bir şeyler giymek için ayrıldıktan sonra geri geldiğinde, neredeyse hemen hemen hepsini 'vampir dedikoduları' yaparlarken bulmuştu. Fakat konuşmalara pek de aklını veriyormuş gibi gözükmeyen üç kişi vardı.

Bunlardan birincisi şüphesiz ki Sunggyu'ydu.

Dinlemiyordu, diğerlerini dinlemiyordu.

Sırtını sert duvara yaslamış, ellerini karnının hemen altına yerleştirmiş, kafasını eğmiş düşünüyordu. Düşüncelerinin ana konusuysa, Oh Se Hun ve Jongin'di. Efendi Oh Se Hun'un, efendi Jongin'le çiftleşmeden önce, herhangi bakir ya da bakire bir insanı, kanının son damlasına kadar içmiş olmasını diliyordu. Oh Se Hun eğer bunu böyle yapmışsa, efendi Jongin hamile yakın bir zamanda hamile kalabilirdi ve ikisinin birleşiminden meydana gelen minik bebekleri hızla büyüyüp olgunlaştığında, iki ırkın da kurtarıcısı olabilirdi. Aynı planlandığı gibi...

İkinci kişi, Yifan'dı.

O da Sunggyu ve diğerleri gibi ayaktaydı. Kolları, geniş ve her derdi savuşturabilecekmiş gibi sağlam gözüken gövdesinin iki yanından dalgınlıkla, öylece aşağıya sarkıyordu. Kafası öne eğik değildi. Bilakis, çenesi yukarıya doğru kalkmış, keskin bakışlara sahip dikkatli gözleri karşıya, herhangi bir noktaya odaklanmıştı. Evet, kulakları diğerlerinin cümlelerini işitiyordu ancak zihnindeki düşüncelerden dolayı onları algıladığı pek söylenemezdi. Aklında, şüphesiz ki o pizzacı çocuk vardı. Kyungsoo...

Kyungsoo'nun yumuşacık sıcak dudakları, onu öptüğünde gördüğü kimsesiz mezarların üzerindeki kederli toprakta yetişen ölüm çiçekleri ve o ölüm çiçeklerini ziyaret eden mavi kelebekleri...

Tüm bunlar yüzünden sarışın dev, Yixing'in bakışlarının altına gizlenen sinsi duyguları fark edemiyordu. Dudaklarının kenarına çöreklenen intikam duygusunu, kinini, öfkesi ve gururunu parçalara ayıran Oh Se Hun'a duyumsadığı nefretini göremiyordu!

Üçüncü kişi haliyle, Yixing'di.

Üzerlerine geçirmiş oldukları turuncu bornozlardan kurtulmaya giden Oh Se Hun ve onun mide bulandırıcı iğrenç bir koku yayan kurtçuğu içeriye gelene kadar, bir sürü plan yapmış ve bunları gerçekleştirip, biraz olsun hıncını alıp rahatlayabileceği gerçeğiyle avunmaya çalışmıştı.

Bir süre sonra, Oh Se Hun ve yavru köpekçiği içeriye girdiğinde yutkundu, dudaklarındaki tehlikeli gülümsemeyi daha masum bir şekle sokmak için inanılmaz bir çaba harcadı, ardındansa Oh Se Hun'un keskin bakışlarıyla karşılaşıverdiğinde, derin bir nefes alıp gözlerini zarifçe iki saniye kadar kapattı. Bunun nedeni, Oh Se Hun ve yavru köpekçiğinin yeniden sahneye girmesiyle havadaki kokunun değişip değişmediğini fark etmek ve o duyguları ayrıştırmaktı. Ve Yixing, sevgi kırıntılarıyla birleşen yoğun bir şüphenin kokusunu duyumsamıştı. Fakat umursamamıştı.

Yixing gözlerini açıp, Oh Se Hun'un bakışlarını hala kendisinin üzerinden ayırmadığını algıladıktan sonra ona kafasıyla nazik ve oldukça saygılı bir selam verdi. Ardındansa dikkatle, Oh Se Hun'un yanındaki ucubenin incecik beline sardığı güçlü ve kaslı kollarını geriye çekişini izledi.

Oh Se Hun, boğazını temizlerken, şüpheli bakışlarını Yixing'in üzerinden çekti, odada bulunan herkesin dikkatini kendisine yoğunlaştırdığından emin olduktan sonra, kaşlarını kaldırıp yavaşça gülümsedi. Jongin'i hafifçe öne itti ve "Sevgili beyler..." diye mırıldandı.

+Şeytanla Anlaşma+Where stories live. Discover now