8

282 23 13
                                    

"H-hyunjin.." dedim sıkılan iğnenin lanet olasıca etkisinin üzerine basan korkuyla.

"Gidelim buradan... başımızı belaya sokmayalım."

Bana baktı az önce dehşet saçan gözleriyle. Bana baktığı an gözleri yumuşamaya sonra geri eski hâline gelmeye başlamıştı.

"Başlarını belaya sokacak bizler değil, onlar olacak. Hatta... soktular bile Hei! Ben senin saç teline zarar gelmesine kıyamazken benim zor dayandığım iğneyi sana yaklaştırırlar?! Bana o iğneyi kaç hafta sonra yaptılar haberin var mı? Kız bedeninle sana bunu nasıl yaparlar ha?!"

Yumuşatamıyordum.. yumuşamıyordu. Bana nasıl değer verdiğini anlayamıyordum da. Anlamama izin vermiyordu..

Ancak şimdi anlamıştım.

Bana canından çok değer veriyordu ve sonumun Jeongin gibi bitmesinden korkuyordu..

"Bu iş bitmeden hiç bir yere gitmiyoruz papatya. Burada kal, bu odaya bir şey yapmayacağım güvende olacaksın. İlk şu adamları indireyim de... gözlerini kapat."

"Hayı-"

Hyunjin'in 'özür dilerim yoksa yapmayacaksın' dediğini duyduktan sonra tam anlamaya çalışıyordum ki, şah damarıma vurduğu elinden sonra gözlerim kararmaya başlamıştı.

(.....)

(Burdan itibaren hikaye bölümünün yarısı Hyunjin'in dilinden olacak)

Hyunjin

Hei'yi istemeye istemeye bayılttıktan sonra dönüp önümdeki adamlara baktım. Titriyorlardı ancak hâlâ önümde dikiliyorlardı.

Ya da sadece tamamen kanatlarım oluştuktan sonra kilitlenip kalmışlardı

"Yah.. ya buradan gidersiniz ya da kendim sizi başka yere gönderirim."

"H-HAYIR! SİNİRLE HAREKET EDİYORSUN HYUNJİN!"

"Şimdiye kadar hangi duygu ile hareket ettiğimi sanıyorsunuz?"

"Ne?"

Diye hepsinden daha fazla korkan anne.

"Ah anneciğim.. senin de 234 numara olduğunu öğrendiğimde o kadar şaşırdım ki... keşke şimdiye kadar o deneylerde geberip gitseydin. Ne çok isterdim ölmen-"

"NE SAÇMALIYORSUN SE-"

Lafımı kesmesiyle annemin boğazına yapışmıştım.

"Lafımı kesme! Sen ne öğretmiştin hatırlıyor musun? İnsanların lafı kesilmez... O ZAMAN SENDE KESMEYECEKSİN LANET KARI!"

Artık sonunda anne demek zorund olmadığım kadına bağırmak olduğum için eğleniyordum ancak bu eğlencemi yanımdaki adam acil durum düğmesine basarak eğlencemi kesebileceğini düşünerek yanılmıştı.

Eğlencem ikiye katlanmıştı.

Adama kısa bir bakış atıp geri annee döndüğümde yavaş yavaş ölmek üzere olduğunun farkına varmıştım. Zaten bir kaç saniye sonra da ölmüştü illet karı.

"Sıra sende-"

Acil durum düğmesine basan adama doğru yürürken laboratuvardaki adam sayısı artmıştı. Ayak seslerini duyunca bile kullanmayı doğru düzgün bilmediğim gücümü kullanmamam gerektiğinin farkına varmıştım.

Aksi takdirde Hei'ye ve diğerlerine zarar verebilirdim.

"HYUNJİN!"

Tanıdık sesle hemen arkama dönmüştüm. Bize koşan Chan, Minho ve Changbin'i gördüğümde az da olsa rahatlamıştım.

505|Hwang HyunjinWhere stories live. Discover now