10

259 18 3
                                    

Hei

Jeongin'i o kadar iyi tanımasam da yine de heyecanla arabadan fırlayıp bizimkilerin yanına gitmiştim.

"Jeongin?!" Şaşkınlıkla ismini söylediğimde gülümsemekten kapanan minnak tilki gözleri açılmış, bana bakmaya başlamıştı.

"Uhm.. merhaba?" Diğerleri de Jeongin'i bıraktıklarında ikimize mutluluk göz yaşları dökerek bakıyolardı.

"Jeongin bu Hei.. sana az önce bahsettiğim o mükemmel kız... tanısan o kadar seversin ki onu"

Hyunjin'in bunu demesiyle Chaeryeong'da başını sallayıp onaylamıştı Hyunjin'i.

"Merhaba Jeongin.." diye lafa başladım. "..ben Hei. Seni o kadar çok duydum ki, tanımadan sevdim seni. Sadece çok iyi biri olduğunu biliyorum ve bununla bile sana güvebiliyorum." Bunu diyince gülümsemesi daha da genişlemişti.

Bana kollarını açtı ve sımsıkı sarıldı. Bu kadar güven vererek sarılması garibime gitmişti açıkçası.

"Teşekkürler Hei. Ben de sadece ismini ve Hyunjin'e ne kadar değer verdiğini bilmeme ramen çok sevdim seni. Hyunjin'in değer verdiği kişi, benim de değer verdiğim kişidir. Şu zamana kadar Hyunjin'in ve diğerlerinin gülümsemesine yardımcı olduğun için çok teşekkür ederim."

Gözüm dolmuştu.

Bunun gibi melekle ben nasıl daha önceden tanışamamışım?

"Yah Jeongin! Kızı ağlatacaksın şimdi!"

Ağlamaya başlamıştım bile ehe...

"Ya..." Yeji'de ağlamaya başlayıp yeniden sarılmıştı bize.

Sonra da herkes bize sarılınca gözlerimi kapatıp annemin beni o ve satmasına eskiden ne kadar üzüldüğümü düşünmeye başlamıştım. İyi ki satılmışım o eve..

"Tamam, tamam... Artık arabalara geçelim üşüteceğiz. Yolda konuşuruz her şeyi. Hem iyi bir yer buluruz bu süreçte." Hepimiz birbirimizden ayrılınca Jisung'a döndü;

"Dinlenmene gerek var mı yolculuk için?" Diye bir soru yöneltti.

"Hayır gerek yok, ben Jeongin ile diğerlerine sarılınca enerjimi toparladım. Bıraksanız sabaha kadar araba sürebilirim!"

Hepimiz gülünce Jeongin arabaya yaklaştı ve benim yerime oturdu.

"Burda kim oturuyorsa valla hakkını helal etsin buraya göz koydum." Yapmacıktan kaşlarımı çatıp dudak büzdüm.

"Yaa hayır ama o benim yerim! Kalk!"

"Tamam tamam yemedik yerini." Diye vazgeçip kalkınca da gülerek geri oturtmuştum koltuğa.

"Şaka yaptım ya otur otur"

"Teşekkürler Hei"

"Rica ederim"

Hepimiz yerimize yerleştiğimizde Jisung yine arabayı çalıştırıp karanlık yolda sürmeye başladı.

"Jeongin.. sen burada olduğumuzu nereden öğrendin?" Dedi Seungmin.

"Şey..." diye lafa başladı Jeongin. "Şu an bunu anlatmak için hazır hissetmiyorum kendimi. Daha sonra anlatsam olur mu?"

"Tamam istediğin zaman anlatabilirsin sıkıntı değil ama mutlaka anlat."

"Tamam." Diye onayladı Jeongin Chan'ı.

"Bu arada buralarda bir yerlerde bir ev var. Daha doğrusu 1 tane ev değil birden fazla var çünkü kasaba benzeri tatlı bir yer. Oradan birinin evini ödünç olarak kullanabiliriz." Dedi yine Jeongin.

"Nasıl ödünç olarak kullanacağız?" Diye merakla konuya dahil oldu Yuna'da.

"Hipnotize edebilme gücüm var benim. Daha doğrusu gücüm şöyle; gücümü aktifleştirip dokunduğum kişinin gücünü 3 saatlik kullanabiliyorum. Buraya gelmeden önce kullandığım için şuanlık bu gücümü kullanıyorum. Ancak acele etmeliyiz 2 saatlik yolumuz var ve benim sadece 1 saatlik kullanma hakkım kaldı."

"Gücüm baya havalıymış... ahh bende sadece patlama ile alakalı her şeyi kullanabiliyorum. Napayım ben patlamayı?"

"Yoo bence gayet güzel bir güç" diye konuya dahil oldu şoförümüz Jisung'da.

"Savaş çıkarsa görevi sana devrediyoruz Lino. Ne gerek var onca tanka falan." Diye devam ettirdi Jisung.

"Tank?" Diye sordu Chaeryeong.

"Tabii sen interneti sevmediğin için bilmiyorsun. Savaşlarda kullanılan bir araç. Böyle bilmen yeter, önemli bir şey değil." (Changbin)

"Hey, gençler! Hatırlatırım ki Jeongin'in sadece 1 saati kaldı! Jisung'u oyalamayın da sürsün artık şu arabayı hızlıca! Arabadan usandım ya" (Chan)

"Bende, bende.." (Lia)

"Tamam hızlanıyorum. Minho sen de arabanın arkasından biraz patlama yaratsana araba hızlansın." Diye saçma bir fikir ortaya koydu Jisung.

Minho'da Jisung'un zekiliğine alkışlayıp konuştu;
"Sonucunda da araba uçsun dimi patlamadan zeki şey çeni"

Güldüğümüzde Jisung göz devirip yüksek sesli bir şarkı açmıştı. Şarkı eşliğinde de midesi bulanan Yeji'ye arabaya kusmasın diye mide bulantısını unutturmaya çalışıyordum.

...........

Yarım saatte kasaba varmıştık ve bir imkansızı başarmıştık! Yaklaşık 180 ile gelmiştik ve ölme korkusuyla her 180'i geçtiğinde çığlık atıp arabadan atlamaya çalışan Yuna'yı zor bayıltmıştık.

"İnin artık arabadan şuraya bırakacağım bombamı!" Chan arabadan bıkkınlıkla çıkıp hemen yanımızdaki ağacın arkasında kendi patlamasını yaratmıştı.

"Heiiiğ!! Kurtar beni şu Hyunjin'den, sarılırsa bütün kemiklerim löp diye ağızımdan fırlar o derece sıkıyo sarılırken!"

Gülüp Jeongin'i Hyunjin'e yem ettiğimde Minho ile kasabaya yaklaşıyorduk.

Bir kaç dakika sonra da hayattan bezmiş Jeongin ve diğerleri gelmişti.

"Kendimiz için ideal bir ev seçelim- bu ev mükemmel!" Diye bir evi gösterdi Chan.

"Lüks seviyorsunuz galibe gençler, hm?" Dedi Jeongin'de. "Aslında zengim biri olması daha iyi oluyor. Bazı zengin affedersiniz ama MAL oluyor da. Umarım bu kişi de MALdır."

"Öyle deme biz eskiden çok zenginmişiz ama ben MAL değilim!" Jisung tatlı bir şekilde yakınırken Seungmin Jisung'un ensesine şaplak atıp konuşmaya başladı;

"Bazı dedi zaten genelleme yapmadı."

Sonunda evin önüne varıp kapıyı çaldığımızda yaşlı bir adam açmıştı. Bize şaşkınlıkla bakarken Jeongin gücünü etkinleştirip adamı hipnoz etmeye çslıştığında adam kaşlarını çatıp konuşmaya başlamıştı;

"Laboratuvardan kaçan değerli çocuklar siz olmalısınız.."

Jeongin şaşkınlıkla geriye adımladığında halkta dışarıdakilerden bir topluluk hepimizin kollarından yakalayıp sürüklemee başlamışlardı.

TANRIM BURAYA GELECEĞİMİZ ÖNCEDEN BİLİNİYORMUŞ!

Obuaaaaaaaa daha yazardım valla ama bir işim çıktı diğer bölüm de yine erken gelebilir yarın mesela :> ama söz veremem ha

505|Hwang HyunjinDonde viven las historias. Descúbrelo ahora