dix

150 16 4
                                    

"Evet, bu günlük bu kadar. Sonraki derste konularımızı işlemeye geçeceğiz, haber vermiş olayım. Ayrıca şimdiden grup arkadaşlarınızla tanışsanız iyi olur, sonraki ders ilk projeyi vereceğim."

Sikeceğim böyle işi.

Hoca sınıftan çıktı, ben de içimden biraz daha küfrettikten sonra ön sıralara doğru o nerede diye bakınmaya başladım.

Tam o sırada o da bana doğru baktığı için göz göze geldik.

Yıllar eskitememişti o güzel gözlerini.

Onun gözlerinin içine derince bakınca, agresifliğim dinmişti sanki. Tanrım, Roseanne bana yine ne yapıyordu?

Yerinden kalktı ve bana doğru gelmeye başladı, bense hala ona bakıyordum.

Muhtemelen ağzım da açıktı.

Tanrım, çok salak gözüküyor olmalıydım!

Hemen kendimi toparladım ve yanımda onun için yer açtım.

Üzerinde siyah bir tişört, krem rengi bir trençkot ve kot pantolonlar vardı. Ayağında da upuzun botlar.

Geldi ve yanıma oturdu.

Hiç bozuntuya vermeden gelmesi, en ufak bir duygu ifadesi göstermemesi de şaşırtıcıydı doğrusu. Birisine böyle bir şey yaptıktan sonra onun yanına yaklaşmaya yüzünüzün olmaması gerekirdi normalde.

Ancak dürüst olmak gerekirse, ona baktıkça içimde bir yerler heyecanlanıyor, bir yerler acıyor, bir yerlerse sinirleniyordu.

O benim için tam bir kafa karışıklığıydı.

Hayatıma tekrar girmiş olması, bu projeleri beraber yapacak olmamız... Yanımda o olarak başarılı olabilecek miydim? Nasıl yapacaktık? O bana nasıl davranacaktı? Yaptığı şeyler için bir açıklaması var mıydı...

Ah, düşündükçe daha da kafam karışıyordu.

Yüzüne bakmaya başladım ve bir cevap aradım.

Eskiden baktığı gibi bakmıyordu bana.

"Merhaba, ben Roseanne Park."

reflections - chaelisaWhere stories live. Discover now