vingt-deux

112 12 3
                                    

Eski sevgilim Yuqi.

Resmen sıçışımın resmiydi.

Onunla çıkmış bile sayılmazdık, sadece 2 hafta bir şeydi ama ondan ayrılmamı gurur meselesi yapmış, gördüğü yerde peşimi asla bırakmıyordu.

Geçen sene, ben hayatımı yerine koymuş, bir şeyleri idame ettirmeye çalışıyordum ama çok mutsuzdum. Mental açıdan toparlayamıyordum kendimi. Sonra arkadaşlarım da bana bir yerlerden bir randevu ayarlamış, sevgili ol, eğlen biraz kafanı dağıt hem belki aşık olursun, iyi gelir sana diyorlardı. Ondan başka birine aşık olamayacağımın farkındaydım fakat ben de denemek istedim. Kendi açımdan haklıydım, bir senedir beni umursamadığını sandığım bir insanın aşk acısını çekiyordum. Bir şans verdim, randevuya gittim ve çıkmaya başladık. İlk günlerde normaldi ama sonradan aşırı derecede kıskançlaşmaya ve toksikleşmeye başlamıştı. Belki de hep öyleydi ama ben o yüzünü yeni görmüştüm. Ben de beni sürekli baskılayan ve yoran bir ilişkiye devam edemedim, zaten onu sevmiyordum da bu yüzden ayrıldım. Ama ayrılmam onu çok sinirlendirmiş, arkamdan konuşmasını ve beni gördüğü yerde laf atmasını sağlamıştı. Onu uzun süredir görmüyordum, şimdiye kadar...

"Oooo, kimler varmış burada?"

Onu görmezden gelsem işe yarar mıydı? Denemeye değer olduğunu düşündüm ve umursamadan Rosé'nin elini tutarak yürümeye devam ettim.

"Hop, nereye?"

Beni durdurdu ve güldü.

"Bu güzel kız da kim, sevgilin mi?"

"Asıl sen kimsin, hatırlayamadım da?"

Yüzündeki aptal sırıtış bir anda sönüverdi.

"Ah, sana çok iyi hatırlayabilirim, Lalisa Manobal. Eski sevgilin, Song Yuqi ben."

"Ah, hangisi? Şu ondan ayrılmamı egosuna yediremeyip ama yüzüme konuşmayı da götü yemeyip arkamdan laf yapan Song Yuqi mi?"

Modu iyice düşmüştü, bu belli oluyordu. Onunla biraz daha konuşup ağzının payını vermek isterdim fakat Rosé buradaydı ve durumdan rahatsız olmuş görünüyordu.

"Senin gibi biriyle uğraşmayacağım." dedim ve Rosé'nin elini daha sıkı tutup yürümeye başladım.

Yuqi'nin yüz ifadesini tahmin edebiliyordum, ancak bu karşılaşma pek güzel olmamıştı.

Özellikle de Rosé burada iken.

Modumuz çok güzeldi, ancak Yuqi her şeyi bozmuştu.

Apar topar mekandan çıktıktan sonra kapıda Rosé'ye döndüm.

"Eski sevgilimin çıkardığı sıkıntıdan dolayı özür dilerim Rosé."

"Özür dilemene gerek yok, senin suçun bile değildi."

"O... benim eski sevgilim bile sayılmaz. Sadece iki hafta çıktık! O sadece... problematik bir insan."

Rosé güldü.

"Neye gülüyorsun?"

"Kendinu açıklamaya çalışırken çok tatlı oldun... ama kendini açıklamana gerek yok, beni seni biliyorum zaten."

Gülümsedim.

Rosé beni gerçekten iyi hissettiyordu. Onun yanında yanlış anlaşılma korkum yoktu ve en rahat halimde olabiliyordum.

Ayrılmak üzereyken Rosé telefonundan saate baktı.

"OLAMAZ!"

"Ne oldu?"

"Yurda giriş saati çok geçmiş!"

"Bende kalsana. Zaten yarın dersin yok, değil mi?"

"Evet."

"O zaman bana gidiyoruz!"

İçten içe aşırı mutlu olmuştum, bu bize ilişkimizde bir adım atlama şansı verebilirdi.

Kim bilir~

Zaten alkol almış olduğumuz için hafiften gidik kafalarımızla kol kola girip benim evime doğru yürümeye başladık.

Sıcak yanaklarıma vuran soğuk gece rüzgarı, sessiz sokaklar, damarlarımda dolaşan alkok ve yanı başımda aşık olduğum kadın...

Huzur böyle bir şey olmalıydı.

Büyülü bir gece yürüyüşünden sonra evime geldik ve ceketlerimizi çıkardık, rahatladık.

"Bira ister misin? Buzdolabımda bu günü bekliyorlardı."

Güldü ve başını salladı.

Biraları elime aldım ve balkona doğru yürüdüm, o da peşimden geldi.

Balkonum küçüktü, bir masa iki sandalye vardı ve birkaç çiçek. Bazenleri akşam yemeğini burada yerdim, bazenleri gece oturur içki içer ve hoparlörümden aşk acısı şarkıları açar Rosé'yi düşünürdüm.

O günlerim aklıma geldi ve başımı çevirip Rosé'ye baktım.

Birasını içiyordu, yanakları kızarmıştı ve manzarayı izliyordu.

Ona baktığımı görünce o da bana baktı ve en sıcak gülümsemesini sundu bana.

Çok güzel gözüküyordu.

Saçları açık, ruju hala yerinde, üstünde tek kollu bir crop, altındaysa kısa bir etek vardı.

Tüm gün okul ve partiden sonra rujunun hala yerinde olması şaşırtıcıydı doğrusu.

Ama bozulma vakti gelmişti.

reflections - chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin