quatarze

132 14 6
                                    

Sabah kahvemi yaparken bu gün Rosé'yle proje için kafede buluşacağımız geldi. Nasıl hissediyordum bilemiyordum, sanki bir yanım heyecanlı bir yanımsa onu görmek istemiyor gibiydi.

Kahvemi bitirdikten sonra çantamı hazırladım. Laptopumu, defterimi ve o günkü dersler için gerekli şeyleri koydum ve çantayı kapattım.

Dolabımı açtım. Bu gün için güzel bir kıyafet seçmek istedim. Normalde pek uğraşmaz, uydurduğumu giyerdim ama bu gün güzel bir şey seçmek istiyordum.

Hava soğuk olduğu için ince bir kazak, mini bir okul eteği ve kalın çoraplar seçtim ve giyindim. Hoş görünüyordum.

Çantamı aldım, hafif topuklu botlarımı giydim ve evden çıktım. Okula doğru yürümeye başladım.

Dersimin olacağı binaya girdiğimde önümde yürüyen Jisoo'yu gördüm. Onun da bu binada dersi vardı herhalde.

Hemen koşarak yanına gittim ve omzumu koluna attım.

"NABER GÜZEL KIZ!"

"Aman! Ödümü kodumu kopardın Lisa ya."

"Ne oldu, bir şey mi düşünüyordun?" dedim yürümeye devam ederken.

"Dün... Jennie neden öyleydi sence?"

"Nasıl öyleydi?"

"Yani... bir anda durgunlaştı. Özellikle de ben sizin yanınızdan gittikten sonra. Uzun süredir böyle bir şey olmamıştı. Hep çok neşeliydi. Ben istemeden bir şey mi yaptım acaba o kafayla?"

"Evet... ben de farkettim. Sorup durdum ama konuşmak istemedi, yorgunum falan dedi. Ben de üstüne gitmek istemedim ama anlayamadım."

"Neden gitme dedi ki bana? Çok sert mi davrandım acaba ondan sonra?"

"Senin bir şey yaptığını düşünmüyorum, ona da sordum sadece senin için endişelendiğini söylemişti. Bence bir derdi var ama biz anlayamıyoruz."

"Off, ona yardım etmek istiyorum ama sorun ne anlayamıyorum."

"Jennie'yi bilirsin, kendi içinde yaşar. Eğer biz onun yanında olduğumuzu gösterirsek anlatacaktır, eminim."

"Umarım. Jennie benim için çok değerli, onun üzülmesini istemiyorum."

"Aynısı benim için de geçerli. Göreceksin, çözeceğiz bu durumu."

Biz konuşmaya devam ederken benim amfime gelmiştik bile.

"Benim amfim burası. Hadi görüşürüz!"

"Görüşürüz!"

Amfiye girdim, bir yere oturdum ve dersi dinlemeye başladım.



Birkaç dersten sonra, 2 saatlik bir aram vardı ve bu arada okulun önündeki kafede Rosé'yle buluşacaktım.

Saate baktım, buluşma zamanının yaklaştığını görünce toparlandım ve kafeye doğru yürümeye başladım.

Kafeye vardığımda Rosé çoktan oradaydı, köşede büyük bir masaya oturmuş beni bekliyordu.

Kafe genel olarak çok kalabalık değildi, bizim okul öğrencileri ders çalışmaya veya takılmaya gelirdi buraya.

Yanına yaklaştım ve selam verdim.

"Selam!"

"Ah, hoş geldin. Otursana."

"Güzel bir yer bulmuşsun."

"Teşekkür ederim."

Çantamın içinden laptopumu çıkardım ve ikimizin de görebileceği bir şekilde koydum.

Okulun sistemini açtım, derse girdim ve proje konuları seçeneğine tıkladım.

Proje konuları çıktı ve biz hangisini yapsak diye konuşmaya başladık.

Biz konuşmaya devam ederken, kafenin hoparlörlerinden tanıdık bir melodi duyulmaya başladı.

"we were too close to the stars..."

"i never knew, somebody like you, somebody..."

Bu bizim şarkımızdı.

reflections - chaelisaWhere stories live. Discover now