dix-neuf

131 10 12
                                    

Jennie'nin perspektifi

Birazdan Jisoo ödevime yardım etmek için buraya gelecek. Annemle beraber yaşıyorum ama o bu akşam yok, bu yüzden evde tek olacağız...

Kapının çaldığını duyduğumda heyecanla oraya doğru koştum ve kapıyı açtım. Karşımda Jisoo gülümseyerek bana bakıyordu. Onun gülümsemesini görünce ben de gülümsememi durduramıyordum.

Hemen onu içeri aldım ve odama geçtik. Odam büyüktü, oturulacak yer de masa da vardı. O da zaten daha önce gelmiş olduğu için biliyordu evimi. Yabancı değildi buraya.

Masama oturduk ve ödevi açtık. Yazım kısmında takıldığım yerlere yardım ediyordu. Ama o bilgisayara, bense ona bakıyordum. Okudukça değişen mimiklerini, ara ara kaçamak gülüşler atan dudaklarını izliyordum.

Sonra o da bana baktı.

"Ne oldu? Bir yerimde bir şey mi var?"

"Çok güzelsin."

"Ne, nasıl yani? Sen de çok güzelsin ama..."

Ne söylediğimi şimdi farkediyordum. Ona dalmıştım ve düşünmeden konuşmuştum.

"Eee, öyle değil, yani saçın çok güzel olmuş bugün."

"Anladım. Senin de... üstün güzel olmuş."

Gülümsedim ve o bilgisayara bakmaya geri döndü.

Uzun zamandır kendime itiraf etmekte zorlanmıştım ama geçen günlerde anlamıştım.

Ben Jisoo'dan hoşlanıyorum.

O, o kadar güzel bir kız ki... Ben her zaman ona bir arkadaş gözüyle bakmıştım. 2 senedir arkadaştık, birlikte bir sürü şey yapmış, bir sürü şey yaşamıştık... hepsinde arkadaştık ama son birkaç aydır... artık ona aynı gözle bakamıyorum. Aynı şekilde sevemiyorum onu. Keşke olsa ama kalp laftan anlamaz dedikleri doğruymuş. Ve arkadaşından hoşlanmak... kalbi en çok acıtan şeylerden biriymiş.

Neden iki sene önce değil de şimdi bilmiyorum. Tek bildiğim Jisoo'ya gün geçtikçe daha da aşık oluyor olduğum.

O benim her zaman destekçimdi. Annem babam boşandığında, ilk sevgilimden ayrıldığımda... hep o yanımda vardı, yaslanılacak bir omuzdu. Kollarını açardı bana, güvenli bir alanımdı o. Hep çok iyi bir insandı, aşık olunabilecek en harika insan...

Ama biliyordum ki o herkese o gözle bakar ama bana bakmazdı. Bana sarılırdı ama öpmezdi beni. Gözlerimin içine bakardı, bir anlığına bile kaymazdı gözleri dudaklarıma.

İşte en çok acıtan şey de buydu.

Lisa'ya geri dönüş

Temizliğimi yapmış, filmimi izlemiştim. Saat geç olmuştu, yarın boştum ve iş de yoktu bu yüzden tüm gün istediğimi yapabilecektim. Ben de Rosé'ye mesaj atmaya karar verdim.

rosé - lisa chat

lalalalisa: uyudun mu?

rosiepark: henüz değil
rosiepark: ne oldu?

lalalalisa: şey
lalalalisa: yarın müsaitsen akşam yemeğine çıkalım mı?

rosiepark: TANRIM_
rosiepark: VALLA DATE_
rosiepark: evet müsaitim olurr

lalalalisa: o zaman ben sana yarın konumu atarım 7'de orada buluşuruz

rosiepark: tamam💝💖💗💕_
rosiepark: tamam

lalalalisa gördü✔️
23.07

TANRIIIIMMMMMM! Resmen Rosé'yle date'e çıkıyordum. Olanlara kendim bile inanamıyordum! Kafayı yiyecek derecede mutluydum.

Bu heyecanla nasıl uyuyacağım bilmiyordum ama telefonu bıraktım ve uyumaya koyuldum.

Sonraki günün sabahı huzurlu bir şekilde uyandım. Alarm kurmadığım için çok geç kalkmıştım, ama uykumu almıştım bu yüzden sorun değildi. Telefonumu elime aldım, bildirimleri kontrol ettim ama garip bir şekilde gruptan hiç bildirim gelmemişti dün akşamdan sonra. Normalde bu saate kadar onlarca mesaj atarlardı.

Sorgulamadım ve kendime kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim.

Yemeğimi yerken telefonum çaldı, arayan annemdi.

Annemle uzun süredir konuşmamıştım, onu özlemiştim.

Telefonu açtım.

"Lalisa?"

"Anne..."

"Nasılsın kızım? Aramıyorsun iki haftadır."

"Ah, anne okullar açıldı, iş falan da yoğunlaştı ya aklımdan çıkmış. İyiyim, sen nasılsın, babam nasıl?"

Annemle yarım saat boyunca telefonda konuştuktan sonra onu sık arayacağıma söz verip telefonu kapattım.

Evimi özlüyordum.

Y.N. = Bu da bir ara bölüm gibi oldu, bundan sonra olaylar canlanıyor :)

Ficin yazımına yardımcı olmak için profilimde postlarıma göz atarsanız sevinirim <33

reflections - chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin