>> Bölüm 6 " Şaşırtıcı"<<

171K 9K 1.7K
                                    


Resim BARIŞ. Keyifli okumalar:)


Barış'ın kolunu alçıya alırlarken biz de Altuğ'u ile hastanenin koridorundaki koltuklarda oturuyorduk. Altuğ gözleri kapalı bir şekilde kollarını birleştirmiş koltuğa iyice yayılmıştı. Kollarımı dizlerime dayayıp yüzümü avuçlarımın içine almıştım. Saat geç olmuştu ve eve gitsem iyi olacaktı ama gelmişken sonuna kadar durmak istedim.Barış'ın sadece babası gelmiş şuan içeri de Barış'la ilgileniyordu. Telefonum çalmaya başladığında ekrana baktım. Annem arıyordu. Oturduğum yerden kalkıp telefonu açtım ve kulağıma dayadım.

"Efendim anne?" koridor boyunca aheste aheste yürüyordum.

" Semra söyledi. Galiba sizin sınıftan bir çocuğun kolu kırılmış. Şimdiden geçmiş olsun dileklerimi ilet." Anneme haber vermeyi unutmuştum. Semra iyi ki hatırlayıp haber vermişti.

"Tamamdır anne. İşim bitince ben haber veririm." Geldiğimizden beri hiçbir şey yapmasam da hastane beni yormuştu.

"Çok geç kalma kızım. Bir şeyler yemeyi unutma oralarda."

"Tamam anne. Hadi görüşürüz." Telefonu kapattığımda derin bir iç çekip arkamı döndüm. Altuğ oturduğu yerde yoktu. Acaba Barış çıkmış mıydı? O tarafa doğru yürürken sol taraftaki dönüş yerinden Altuğ elindeki tostlarla görüş alanıma girmişti. Kolunda poşet asılı bana doğru yürürken o da yorgun görünüyordu. Yanıma yaklaştığında elindeki bir tane tostu bana uzatıp başıyla oturmam için işaret verdi.

"Teşekkür ederim. Barış çıktı mı?" birlikte demin oturduğumuz yere geçerken başını iki yana salladı. Aldığı meyve sularının bir tanesini poşetten çıkarıp bana verdiğinde açıkmış olduğumu hissettim. Tosttan bir ısırık alırken o da hızlı bir şekilde elindeki tostu yemeye başladı. Geldiğimizden beri onunla tek kelime etmemiştik. Sürekli gözüm ona kayıyor ve kendimi onu incelerken buluyordum. " Altuğ neden bazen aptalca davranıyorsun?" Sessizce mırıldanırken tostumdan bir ısırık daha aldım.

" O çocuklara kola vermekte neydi öyle! Arkandan neler dediler biliyor musun!" mırıltılı sesimi daha çok yükseltip kendimi yine ona kızarken buldum.

Altuğ başını çevirip " Erkeklerin sana laf atması hoşuna mı gidiyordu?" kaşlarını hafifçe kaldırmış imalı bir şekilde bana bakıyordu. Ağzımdaki lokmayı yutkunup şaşırmış bir şekilde ona baktım.

"Tabi ki hayır! Onların yaptığı resmen terbiyesizlikti!" Niye hoşuma gidecekti? O ergen tiplere girmiş çocuklar her kıza böyle laf atacaktı. Bana atıyorsa mutlaka başkasına da atacaktı. Düzgün çocuk duruşundan efendiliğinden zaten belli oluyordu.

" Benimde hoşuma gitmedi." Ürperten bakışlarını gözlerimin içine odakladığında garip bir his içime yavaşça yayıldığını hissettim. Gözlerimi kaçırmamak için kendimi zorlasam da bu çok zordu.

" Altuğ..." arkadan gelen o sesi bekliyormuş gibi gözlerimi ondan sonunda ayırabilmiştim. Başımı sesin geldiği yöne çevirdiğimde kolu alçıya alınmış, Altuğ'a kaşlarını çatarak bakan Barış'ı gördüm. Siz ne yapıyorsunuz burada der gibi bakıyordu. Altuğ yerinden kalkıp sessizce başını önüne eğip dudaklarını birbirine bastırdı. Davranışı suçlu bir kimseyi andırıyordu.

" İzel beni beklediğin için çok teşekkür ederim. Babamla seni evine bırakırız." Barış'ın sesi sert gelirken yan gözle Altuğ'a bakıyordu. Altuğ'a teklif etmemesi beni şaşırtmıştı.

Barış'ın babası Altuğ'a bakarken " Oğlum seni de bırakalım. Hadi gelin." Teklifte bulunduğunda Altuğ başını iki yana salladı.

" Gerek yok Berk amca. Babam geçerken beni alacaktı." Altuğ'uyla Barış'ın arasında soğuk bir hava hissettim ve bu hoşuma gitmedi.

MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)Where stories live. Discover now