>>Bölüm 46( MEKTUP)<<

95.7K 6.6K 2.9K
                                    

" Gel benimle."

Gözlerim yavaşça yerdeki mumlara kaydı. Her biri birer birer yakılmış bir yol oluştururken tam karşıdaki aynanın büyüklüğüne baktım. Devasa büyüklükteki kalp şeklindeki ayna ışıklarla aydınlatılmış bana bakarken Tuğberk elimi yavaşça kavradı.Yolun üstüne papatyalar atılmış Tuğberk aynanın önündeki platforma beni çekiştirirken gözlerim dolmuştu. Bu gerçek olamazdı değil mi?

" Şaşırmış görünüyorsun. Bunu ayarlamak uzun sürdü ama güzel olacak. Sanırım seni etkilemiş gibi duruyor."

Tuğberk'e zorla bakabildiğimde emin adımlarla beni o tarafa doğru götürüyordu. Boğazımda düğümlenen bir şeyle konuşmamıştım. Tam aynanın önüne geçtiğimizde aynadan bana doğru bakan Tuğberk'i gördüm.

" Ne görüyorsun?"

Yüzünde hiçbir ifade olmadan gözleri heyecanla bana bakıyordu sanki. Bütün anılarım birer birer bana doğru gelirken Altuğ'un bana hediye ettiği aynayı hatırlamıştım ve o anda gözyaşlarımı tutamadan ağlamaya başladım.

" Sana hiçbir hediyeyi layık görmedim. Bizden başka."

Aynı sözler Tuğberk'in ağzından dökülünce bir anda aynanın karşısında bana gülümseyen Altuğ'un halini görmüştüm. Aptal gülümseyişle elini yavaşça ensesine götürdü. Gözlerimin içine bakıyordu sanki. O anı tekrar yaşıyormuş gibi kalbim acıyla kavruldu. Aynı sözler kafamın içinde yankılanırken birden dizlerimin üstüne çöküp elimi aynaya doğru uzattım.

" Neden bunu bana yapıyorsun?"

Sesim zar zor çıkarken hala aynanın karşısında Altuğ'u görüyordum sanki. Daha çok gülümsemişti. Sürekli bu şekilde karşıma çıkıp beni yıpratan birini sevmek kadar kötü bir şey yoktu.

" Senin için en güzel hediyeyi vermem gerekiyordu. Bak aynada ne görüyorsun.Sana hiçbir hediyeyi layık görmedim bizden başka."

Onun sesi tonu kulaklarımda gezinmişti. Tekrar ve tekrar. Eriyordum, tükeniyordum artık. Onun anılarıyla mutlu olacağımı düşünüyordum ama bu öyle bir etki yaratmıştı ki yine beni büyük bir şoka uğratmıştı. Yine beni derinden fethetmişti.

" Çünkü seni seviyorum. Sana güzel ve anlamlı bir evlenme teklifi etmek istedim."

Başımı kaldırıp Tuğberk'e baktığımda o anda gerçek dünyaya geri dönmüştüm. O da yanıma çömelip elindeki yüzük kutusunu yavaşça açtı.

" Benimle sonuna kadar bu ilişkiyi devam ettirir misin İzel? Bütün zorluklara beraber katlanmaya ve birlikte mutlu olmamıza izin verir misin?"

Birden yağmur yağmaya başladığında yaşlı gözlerle Tuğberk'e doğru baktım. Tuğberk hızla başındaki beresini çıkarıp benim başıma takarken " Ah yağmura yakalandık." dedi.

Kendi kendime gülmeye başladığımda kafayı yediğimi düşündüm. Etrafıma bakarken Altuğ'un bir yerlerden fırlayacağını falan düşündüm.Bu bir şaka olmalıydı değil mi? Sana hayatta attığım en büyük kazığım bu İzel dermiş gibiydi. Ortada hiç kimse yoktu. Sadece Tuğberk'le ikimiz vardık.

" Teklifime hemen bir cevap verirsen burada ıslanmayız sanırım. Hasta olacaksın."

Hala gülüyordum ve birden ağlamaya başladım. Sinirlerim iyice bozulmuştu.Hıçkıra hıçkıra ağlarken gözlerim aynaya kaydı. Tuğberk duruyordu.İzel kendine gel O Tuğberk'ti. Gerçek oydu.Kollarımı halsiz bir şekilde Tuğberk'in boynuna dolayıp ondan destek almak istercesine hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim.

" Dayanamıyorum artık Tuğberk! Kafayı yemek üzereyim!"

Zar zor konuşuyordum ve Tuğberk arkamı sıvazlamaya başladı. Ağlamaktan bazen nefesim kesiliyor. Ölecek gibi oluyordum.

MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon