>>Bölüm 18 ( HASTANE) <<

123K 7.7K 1.2K
                                    

Barkın geri sendelerken birden benim saçımı tutup kendine doğru çekti. Kollarımı belime sararken arkamdan eliyle sıkıca saçlarımı çekiyordu. Saç diplerimde hissettiğim o acıyla dişlerimi birbirine bastırdım.

" Barış bu işe karışma!"

O saçımı çektikçe başımı arkaya doğru eğiyor çırpındıkça canım daha çok yanıyordu. Acı bütün sinir hücrelerimden bir akım gibi geçerken Barkın'a avazım çıktığı kadar bağırdım. Barkın ise geri geri beni sürüklüyordu. Elimle onun bana sarılmış olan kollarını ittirirken Barış ne yapacağını bilemedi. Alçılı koluna bakarken ağzından bir küfür savruldu.

Barış koşarak yanımıza geldiğinde bir eliyle bizi ayırmaya çalışıyordu. Barkın beni öyle hızlı köşeye ittirmişti ki sırtımı duvara çarpmış göğüs kafesimdeki sıkışmayı hissedip acıyla inledim. Nefesim aniden kesilmiş ağzıma biriken öğürtüyle elimi boğazıma dayadım. Bir elimi duvara dayarken duvara sürtünerek yere oturdum. Sırtımdaki sızı batıyordu.

" Oğlum belanı s'kicem şimdi senin! İlk o fazlalığını koparmakla başlasam iyi olur! "

Zorla Barış'a doğru bakabildiğimde onun ağzından dökülen sözler beni ikinci defa şoka uğratırken sinirden alnındaki damarları ortaya çıkmıştı. Barış'ın ağzındaki bu küfür ona hiç yakışmamıştı.Barkın arkasına dönüp koşmaya başladığında Barış tam onun peşinden gidecekti ki ona dişlerimin arasından tısladım.

" Barış boşver onu da bana yardım et nefes alamıyorum!"

Barış hemen benim yanıma gelirken elimle duvardan destek alıp yavaşça doğrulmaya çalıştım. O sağlam kolunu bana doğru uzattığında bir elimle onu kavrarken öksürerek dengemi sağlamaya çalıştım. Tam çantama yönelecektim ki Barış beni uyardı.

" Çocuklardan birine söylerim eşyaları alması için. Hemen gidelim. İki büklüm duruyorsun. "

Onunla koridorda yürümeye başladığımda Barış tek bir koluyla bana destek vermekten hoşnut değildi. Bakışlarını üzerimde süzerken sinirle yine küfretti. Sonra beni suçlarcasına konuştu.

" Kesinlikle kilo almalısın.Vücudunu koruyacak bir gram yağ tabakası bile yok!"

Dişlerimi birbirine bastırırken Barış'a ters bir bakış attım. Şuan tartışmamız gereken en son konu buydu. Zaten yürüdükçe sırtıma bıçak batırıyorlar gibi bir hisle boğuşuyordum. Barış yoldan bir taksi çevirdiğinde hemen taksiye binmem için yardım etti. Kendisi ön koltuğa geçip taksiciye ... hastanesine gitmek istediğimizi söyledi. Bir kaç dakika sonra telefonuyla birisini aradığını duydum.

" Faruk okula uğrayıp kütüphanenin önündeki eşyaları topla ve ... hastaneye gel... Çok soru sorma hastaneye gelince ararsın!"

Barış hala sinirliydi. Benim sinirlenecek bir halim kalmamıştı. Başını yavaşça arkasına döndürüp bana kısa bir bakış atıp üzüntüyle yüzünü buruşturdu. Gözleri özür diler gibiydi. Onun suçu yoktu. Saç köklerim de hala acıyla yanıyordu.Başımda hafif bir zonklama vardı. Hastanenin önüne gelir gelmez Barış hemen beni acilden içeri soktu. İşlemleri hallederken onu izledim. Yanımda nüfus cüzdanım yoktu. Hepsi çantamda kalmıştı ama tc kimlik numaramı hatırlıyordum. Barış bu konu da tecrübeli görünüyordu.

Beni bakıma aldıktan sonra Barış tanıdığı bir doktorla karşılaşıp beni özel odaya almalarını söyledi. Doktor Barış'ı tanıdığı için bana üç günlük bir dinlenme yazmıştı ve hastane de kalmamın daha iyi olacağını bazı tetkitlerin tamamlanması gerektiğini de belirtti. Hemşireler bana yardım ederken onların fısıldaşdığını duydum.

MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant