>> Bölüm 13 ( İZEL)<<

161K 7.8K 2.2K
                                    

Şirin_Kalpler Okuyucuma gelsin. Resim Yasmin

Barış elindeki telefonu küçük bir hareketle parmaklarının arasında döndürüp cebine koyarken bir adım bana yaklaştı. Bakışlarında şimşekler çakarken onun bakışlarını umursamamaya çalıştım. Omuzlarını dikleştirip bir adım daha yaklaştı. Başını yavaşça eğdiğinde gözleri iyice açmış dudakları sinirle gerilmişti.

" Senden özür dilediğim için üzgünüm. Belki düzelirsin sanmıştım ama sen o..."

Barış sözünü bitirmeden Altuğ araya girmişti. Onun öfkeli sesini duyduğumuzda Barış'la ikimiz başımızı ona doğru çevirdik.

" Kesin şunu artık. Barış sende boşver zaten o anlamada biraz kıtlık çekiyor. Ne kadar anlatırsan anlat o küçük beyni algılayama müsait değil."

Duygularım nasıl bir tepki vereceğini bilemeden o anda Semra sinirle sıradan bulduğu kalemi hızla Altuğ'a fırlatmıştı.

" Sen kendini ne sanıyorsun! Nasıl böyle bir şey..."

Semra'nın hırçın sesi birden kesilmişti. Kalemin sivri yeri Altuğ'unun çenesine gelmiş küçük bir çizik atıp geçtiğimde çenesi kanamaya başlamıştı. Semra korkuyla ayağa kalktıp Altuğ'a doğru baktı. Hemen yaptığı şeyden dolayı özür dilerken Altuğ o sert kaleme karşı hiçbir şey söylemeden benim gözlerimin içine bakmaya devam etti.

" Oğlum çok kanıyor gel. Semra delirdin mi!"

Faruk koşup Altuğ'nun yanına gittiğinde Altuğ'un çenesini tutup nasıl olduğuna bakarken bir yandan Semra'ya bağırıyordu. Barış'ın ağzından küçük bir küfür döküldüğünde Altuğ'a yardım etmek için hemen onun yanına gitti. Gökalp Semra'ya ters ters bakarken dişlerimi ve yumruklarımı sinirden gevşetememiş boğazımdaki baskıyla kasılıp kalmıştım. Üstüme bu kadar çok gelmelerini kaldırmak çok zordu. Bir de Semra'nın bu dikkatsiz hareketleri her şeyi daha çok berbat ediyordu.

" Bırak hiçbir yere gitmeyeceğim kanarsa kanasın!"

Altuğ diğerlerini eliyle tersledikten sonra sırasına geçip oturduğunda Semra'ya üzgün ve kızgın gözlerle baktım. O da yaptığı şeyden suçuluk duyarcasına bana bakerken " Bir anda sinirlendim." diye açıklama yapamaya çalıştı. Bu Altuğ'a kalem fırlatmasını gereketirmezdi. Biriyle tartıştığında kaba kuvvete başvurmanın işleri daha çok çıkmaza sokacağının farkına varamıyordu. Onu bu konu da kaç kere uyardığımı hatırlayamıyordum bile. Ayrıca Semra'nın bir şeyler fırlatma alışkanlığı bir gün birine zarar verecekti ve vermişti de. Altuğ bana geçmişin kızgınlığı için bu kadar sert davranıyordu belki ama Barış'ın hiçbir gerekçesi yoktu.Aslında Altuğ'unun da saçma bir gerekçesi olduğu açıktı. Herkes yerine geçerken Faruk üzgün gözlerle bir Barış'a bir Altuğ'a bakmaya devam etti. Sınıftakiler fısıldaşırken onların ağzına çok güzel dedikodu verdiğimizi fark ettim. Tüm bakışları üstüme toplamıştım ve bu hoşuma gitmemişti.

Bakışlardan kaçmak için çantama uzanıp içinden yarabandı çıkardığımda Altuğ'a doğru baktım. Gökalp ona peçete uzatmış çenesindeki kanı onunla siliniyordu. Dudaklarımı ısırıp ne kadar kızgın olsam da verdiğimiz rahatsızlığı düzeltmek istedim. Herkes Bir Altuğ'a bir bana bakıyordu. Ayağa yavaşça kalktığımda sınıftaki meraklı gözler beni takip ederken derin bir iç çekip Altuğ'unun önüne geçip yarabandını uzattım. O kadar laf söylemesine karşı onu umursamayacaktım ve yapmam gerekeni yapacaktım.Onun gözleri yavaşça önce yarabandına daha sonra bana kaydığında bakışlarının verdiği rahatsızlık beni huzursuz hissettirdi. Kızgındı, soğuktu ve öfkeliydi. Umursamadan kafasını başka yöne çevirdiğinde yarabandını geri çekip sinirle kendim açtım. Burada insanlık yapmaya çalışıyorduk gelmiş bir de bana tavır yapıyordu. Ona doğru eğilip başını hızla bana doğru çevirdim.

MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)Where stories live. Discover now