Bölüm 3 ~ Part:1

413 9 10
                                    

Selam.

170 okuyucu olmuşuz. Nazarlar değmesin 💞

Hepinize keyifli okumalar dilerim.

Oy ve yorumlarınızı lütfen benden eksik etmeyin.


Ilık bir rüzgar esiyordu. Saçlarını savurmaya çalışıyor fakat o kadar yavaştı ki bunu beceremiyordu. Hope bu minik rüzgarın onu uçurup uzak dünyalara götürmesini diliyordu.

Evlilik. Bir şükrandı. Köle olarak onu alsalar bile Hope, hiçbir zaman köle olmamıştı, hissetmemişti de. Ölen kont ve kontes onu eğitmiş, yedirmiş, içirmiş ve özenle büyütmüştü. Agnes'ten bir farkı yoktu aslında. Yine de bu dünyanın insanları çıkar ilişkisinden başka ilişki bilmiyorlardı ve dolayısıyla da evlilikler bile çıkarla oluyordu.

Agnes ne düşünüyordu, bilmiyordu ama planı kesinlikle Evans'ları güçlendirmek. Evans ailesi ne kadar güçlü olursa kraliyet ailesine o kadar yakın olurdu. Kraliyet ailesine yakın olmak şan ve şöhretin kat kat artması demekti. Hiçkimse halkın gözüne girmeye çalışmıyordu. Sadece kraliçeyi önemsiyorlardı.

"Ne düşünüyorsun?"

Hope üzerindeki füme renkli şalı düzelttirken ablası onun yanına yaklaşmıştı bile. Evans malikanesinin büyük balkonundaydılar. Büyük balkon, birçok baloların yapıldığı davet salonundaydı. İnsanların nefes alıp, sohnet edebilmesi için yaptırılmıştı.

Şırıl şırıl akan çeşme, bir kanal yardımıyla bahçeyi turluyordu. Bahçeye oldukça yakın olan avlu dümdüzdü. Dış kapı, demirler ve birkaç çalışanla korunuyordu. Hizmetçiler ve bahçıvanlar harıl harıl çalışıyordu.

Koskocaman bu malikaneyi kontrol etmek zor olmalı, diye düşündü Hope. Dükün malikanesi bundan daha geniş ve daha uzundu. Orayı da kontrol etmek, evin hanımı olmak oldukça zor olsa gerekti.

Hope'un kalbi tekledi. Gerçekten de heyecanlanmış mıydı? Soğuk, kaskatı bir adamla aynı evde yaşamayı düşünmek bile içini donduruyordu.

"Hope." dedi Agnes en sonunda. O da kardeşi gibi düşüncelerine dalmıştı. "Biliyorsun, önceden evlenmiştim."

Hope hatırlıyordu. Ablası yirminci yaşında kendileri gibi bir kontla evlenmişti. Kont ile ilişkileri ne kadar iyi olsa da Agnes bir türlü gebe kalamıyordu. Kısır olduğunu öğrendiklerindeyse ayrılmak zorunda kaldılar. Çünkü kont varis istiyordu ve Agnes onun için kötü bir seçenekti.

Belki de hiç bu açıdan düşünmemişti. Kendisinin daha kısır olup olmadığını bilmese de ablasının kısır olduğunu biliyordu. Dük onunla kesinlikle evlenmek istemezdi. Her ne kadar Agnes'in eski eşi onun kısır olduğunu herkesten saklayarak büyük bir iyilik yapsa da Dük belki de asla bunu yapmazdı.

"Ama gebe kalamadım. Kalamıyorum da. Çokça denememize rağmen hem de."

"Korkuyorum."

"Sen korkak bir kız değilsin. Sadece dış dünyayı bilmiyorsun ve bu yüzden endişelisin."

Agnes'in bu tesellisi bile bir lütuftu Hope için. Zira ablası teselli nedir onu bile bilmiyordu.

Gülümsedi. Üvey de olsa onu çok seviyordu. Küçükken her ne kadar cana yakın olmasa da ablasıyla harika vakitler geçirmişti.

"Sadece huzurlu bir hayattan vazgeçmek istemiyorum."

"Evlilik bir mum gibi ve sükunet de onun yanan ateşi. Sükunet sönerse evlilik de bitiyor lakin tekrardan yakarsan evlilik bitmiyor." Agnes ilk defa bu kadar içten bir şekilde gülümsedi kardeşine. Kızın kalbi patlayacak gibiydi, küt küt atıyordu. O da gülümsedi ablasına. "Hope, sana yalnızca kraliçenin bilebileceği bir sır vereceğim. Evlilik denilen şeyin koruyucusu da kurucusu da kadınlardır. Evlilik ne zaman bozulacak olsa buna mani olan kadındır."

"Ama sen..."

Agnes meraklı kızın sözünü kesti.

"Daha küçüksün ve hiçbir şey bilmiyorsun. Eski eşimle ayrılma nedenimiz mantıklı. Çünkü ben gebe kalmadığım sürece dedikodular evde yayılacak ve ardından tüm Londra'yı battaniye gibi saracaktı. Dedikodular büyümesin diye biz ayrıldık. Anlaşamadık, diyerek de herkesi kandırdık."

Hope gerçekten de dış dünya ve evlilik konularında cahildi. O kadar cahildi ki bunun için özel öğretmen tutmayı düşündü Agnes. En sonundaysa vazgeçti. Zorlukla göğüs gelebilmek için zorluk gerekirdi ve zorluk denilen kişi Dük'ten başkası değildi.

"Sen..." diye devam etti Agnes. "Dük'ten asla korkmayacaksın. Dedikoduları boş ver. Eğer sana elini kaldırırsa bir şekilde boşanmanızı sağlayacağım. Benim yüzümden evleneceksin sonuçta."

"Elinde sonunda evlenecektim. Senin yüzünden veya değil." diye atıldı Hope. Ablasının kendisini suçlamasını istemiyordu.

"Küçük Hope..." Agnes gülümsedi. "Endişelenme. Evlilikten de korkma."

Ablasıyla konuşmak, onu dinlemek ve onun tesellisini dinlemek kadar güzel bir şey yoktu Hope için. Arkasına dönüp giden güçlü ablasına baktı. Annesi ve babası öldükten sonra onu koruyan ablasına hayranlıkla baktı.

Örnek aldığı ablası gibi ne zaman olacaktı acaba?

Ölümcül Günahlar Şişesi {+18}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin