Bölüm 9

249 6 20
                                    

Bugünün son bölümü. Yarın görüşmek üzere

Keyifli okumalar dilerim


Güneş ışıkları gözlerini rahatsız etmeye başlamıştı. Sıcak bir nefes saçlarının arasından tenine sızıyordu. Hope derin bir iç çekerek yanağını yastığı zannettiği fakat aslında dükün göğsü olan yere sürttü. Gözleri yavaş yavaş açılırken hala kendine gelememişti. Başını ağır ağır kaldırdı. İkisinin de gözleri birbiriyle buluştu. Kendine gelemeyen bir çift kahverengi göz ve soğuk soğuk bakan ela gözler...

Hope çırılçıplak bir halde dükün göğsüne yattığını daha yeni anlamıştı. O kadar çok sevişmişlerdi ki üzerine geceliğini geçirecek hal kalmamıştı. Öyleki sabaha kadar çıplak bir vaziyette uyumuştu. Utançtan yanakları kızardı. Dünkü halini hatırlamak onu daha da utandırıyordu. Dün uzun öpüşmelerin ardından sevişmelerini ne kadar unutmak istese de bu imkansız gibi duruyordu.

"Sana da günaydın." Alaylı bir ses kulaklarına ulaştığında Hope zorla ona baktı. Dükün elinde hala eldiven vardı. Nazikçe çenesini kavradığında Hope eldivenin kadifemsi dokusunu hissetti. "Dünkü enerjinin beni etkilediğini söyleyebilirim. Senden beklenmeyecek bir davranıştı. Çay neden oldu, değil mi?"

Genç kızın dudakları aralandı. Evet, bunların sebebi çaydı. Rahatlatan ve cinsel yönden onu hazırlayan şey elbette o çay sayesindeydi. Leydi Campbell ona bu çaydan fazlaca vermişti.

Cedric başparmağını kadının alt dudağına yerleştirmişti. Hope'un dili eldivenle temas ediyordu. Kafasını çekmek istese de yapmamıştı. Utangaçlıktan çok duygularını fethetmeye hazır olan açlık vardı içinde ve bu açlık onu en derinden korkutuyordu.

"Bir daha o kadınla görüşmeni istemiyorum."

Hope şaşkınlığının vermiş olduğu ani cesareti sayesinde onun ağzındaki elini çekebilmişti. Kaşlarını çattı ve "Leydi Campbell bizim dostumuzdur. Rahtmetli kont ve kontes de kendisini çok severdi." dedi. Aslında dükün neden Scarlet'i sevmediğini merak ediyordu. Aralarında yaşadıklarını merak ediyordu.

Sinirden çenesi kasılmıştı. Kendisi irdelerdi lakin irdeleyen insanı sevmezdi.

"Artık o kadın senin düşmanın. Çünkü o benim düşmanım."

Netti ve kararlıydı da. Hope dün geceki adamın birkaç saniye içinde yok olduğuna bizzat şahit oldu. Dük eskisi gibi soğuk ve dayınılmazdı. Daha öncelerinde tatmış olduğu huzursuzluğu tekrardan hissetmeye başlamıştı. Bu adamın yanında ölene dek hep böyle duyguları mı tadacaktı?

Cedric hiçbir şey demeden gitmişti. Hope ona hala dük diyordu ve alışkanlıktan ona öyle hitap etmekten vazgeçemiyordu. Öteyandan dükün babasına da dük diyordu. Artık kayınpederi ve özellikle kayınvalidesi için farklı hitaplar düşünmek zorundaydı.

Genç kız kapıdan içeriye gelen hizmetçileri fark edince aklına yıkanmak geldi. Vücudu ısırık izleriyle doluydu. Hizmetçilerin karşısında bu durumda olmak ona ne kadar utanç verse de bir şekilde yıkanmış ve üzerine mavi elbisesini giymişti. Dük onun için yeni elbiseler tasarlayana kadar kendi kıyafetleriyle yetinecekti.

Saçını topuz istemişti. Ona itaat eden hizmetçiler güzel olması için elinden geleni yapıyorlardı. Bir yandan da kendilerini yeni düşese tanıtıyor, onunla sohbet etmeye çalışıyordu.

"Dün gece içtiğiniz çay size iyi geldi mi?"

Kıkırdadılar. Hope onlara şaşkınlıkla bakarken her şeyi anlamış, ardındansa bu kızlara teesüf edercesine bakmaya başlamıştı. İnsanın özel alanı olsa da yatakta geçen her bir anını, dükün dokunuşunu, ona düşes derken sesinin nasıl haz dolu çıkışını... Hayır! Hiçbirini anlatmayacaktı.

"Sanırım çayın yalnızca rahatlatan bir etkisinin olduğunu zanneden benmişim."

"Leydi Campbell sizin utangaç olduğumuzdan bahsetmişti. Bu çayı içmediği sürece düke dokunamaz, kaskatı kalır, diyordu."

Hizmetçinin itirafı karşısında daha da kızaran yanaklarına elini koydu ve hızla ayağa kalktı. Saçları bitmişti. Mükkemmel görünüyordu lakin bu kızarmış yanaklarla kayınvalidesi ve kayınpederinin huzuruna çıkamazdı.

"Sizce neden kızardığımı anlarlar mı?"

"Anlasalar bile umursamazlar. Şimdiye kadar dükün yaptıklarını umursamamışlardı."

"O da ne demek?" diye sordu Hope, merakla hizmetçilere doğru döndüğünde. Hizmetçiler konuşmakla konuşmamak arasında kalmıştı. Neticede bunlar dükün sırrıydı. En sonunda birisi konuşmaya başlamıştı. Her ne kadar sır olsa da karşılarındaki düşesti, yani dükün karısı.

Ölümcül Günahlar Şişesi {+18}Donde viven las historias. Descúbrelo ahora