Bölüm 15

232 6 12
                                    

Merhaba.
Keyifli okumalar dilerim ❤️

Sabahın ilk ışıklarında Hope tek başına gerinerek gözlerini açmıştı. Dükü gece yatmadan önce görememişti. Kahyaya sorduğundaysa çalışma odasında olduğunu öğrenmişti. Herhangi bir saatte yanına geleceğini düşünse de yan tarafındaki soğukluk, dükün hiç buraya gelmediğini işaret ediyordu.

Keyifsizce uyandı. Hizmetçilerin yardımıyla kırmızı, çiçekli elbisesini giyerken elini ağzına kapattı ve esnedi. Dükün kendini bir odaya kapatması normaldi. Lakin o odadan çıkmaması işi anormal kılıyordu ki Hope bunun sebebini öğrenebilmek için kahya Albert'ı çağırttı.

Albert odaya girdiğinde kısa bir reverans yaptı. Düşesin soru sormasını beklemeden hemen yanıtladı.

"Dük tüm gece boyunca odadaydı. Hiç dışarıya çıkmadı. Ayrıyeten ağzına bir lokma bile sokmuyor."

Şaşkındı. Gözleri ne kadar düşünceli olduğunu belirtircesine kararmıştı. Hafif bir iç çekti. Elini korsesine koydu. Düke ne oluyordu? Ne yapmalıydı? Şimdi giderse ona nasıl davranırdı?

Hope'un kalp atışları hızlandı. Neden? Korktuğu için mi yoksa endişelenmiş miydi? Bilmiyordu ve kaçışı da yoktu. Gitmesi lazımdı.

Kahyanın dikkatli bakışları altında odadan çıktı ve dükün çalışma odasına doğru ilerledi. Kimseyi almadığı odaya kendisinin de alınmayacağını biliyordu. Bu yüzdendir ki kendini biraz çekingen, çok da emin olmayan birisi gibi hissediyordu. Kapının önünde durdu. Yanında kahya da vardı. Şu anda Albert'ın burada olması bir fayda sağlamasa da Hope, kendisini yalnız bırakmadığı için ona minnet duydu.

Kapıyı çekingen bir edayla çaldı. Başta ses gelmedi. Sonrasında ise "Girmeyin." dedi. Sertti ve de acımasız. Hope kuruyan boğazını temizlemek adına öksürdü. Öksürmesi sağlıklı bir insandan daha çok cılız, hastalıklı bir öksürmeydi.

"Benim. Lütfen, girmeme izin olmasa bile en azından dışarıya çıkın. Konuşalım."

Bu sözleri söyleyeceğini kendisi bile tahmin edemezdi. Dük bir süre ses çıkarmadı. Ardından tekrardan "Girme." dedi. Şimdi sesi daha sert çıkmıştı. Düşmanını bir böcekmişçesine eziyor gibiydi. Hope kısa bir an nefesini tuttu. Israr etmeden oradan gitmeden önce son kez kapıya bakmıştı.

✒️

"Sen nasıl bir kadınsın? Daha kocanın durumunu bile bilmiyorsun. Hasta mı yoksa derdi mi var? Neden bu hale düştü? Akşam yemeğine bile gelmedi."

Kayınvalidesinin sivri dilinin esiri altındaydı. Yargılayan bakışlarına eşlik eden acımasız sözleri karşısında Hope yalnızca sessizliğini korumakla yetinmişti. Daha kocasının durumunu bile bilmeyen bir eş, en kötüsüydü. Herkes için en kötüsüydü.

Öteyandan kayınpederi hiçbir şey demiyordu. Onu yargılamıyor, ayıplarcasına bakmıyordu. Sessizce yemeğini yiyordu. Karısına hakim olmamasına rağmen sessiz olması Hope için bir nimettir.

Akşam yemeği Elizabeth'in aşağılamaları nedeniyle çabuk bitmişti. İlk ayrılan onun çenesinden bıkan kocası olmuştu. Düşes de kayınvalidesiyle yalnız kalma tehlikesi altında kaldığı için kaçmıştı. Geriye sadece sofrada sinirli bir Elizabeth kalmıştı.

Hope odasına çıkarken arkasında Albert onu takip ediyordu. Birlikte odaya girmediler. Kapının önünde konuştular. Konuşmayı başlatan düşes olmuştu.

"Sizce dük neden böyle?"

Albert ellerini arkasında kavuşturdu. Düşesin yanında rahattı. Onu umursamıyor, sanki düşes olması onu ilgilendirmiyormuş gibi davranıyordu. Aslına bakılırsa düşes de kabahatliydi. Çalışanlarla arası pek haşır neşir değildi. Aralarındaki bağı kuvvetlendirmek için de hiçbir şey yapmıyordu. Hope onlarla iyi anlaşmaya çalışsa da daha görmediği bir sürü çalışan vardı ki onlarla da tanışmak zorundaydı.

"Düşes, dük hiçbir zaman kendini anlatmaz. Sorsanız bile yanıt vermez. Merhum düşesin ani ölümünden sonra sesi soluğu kesilmiştir. Lakin onu bilirim, içinde dönen fırtınalardan haberdarım. Kendisi şu anda büyük bir bunalımda. Nedenini bilmem, anlatmaz, lakin şunu söylemeliyim ki onu çok rahatsız ederseniz tüm öfkesini, kinini size kusar. Dikkatli olun."

Uyarı. Belki de bir tehditti. Kesin ve net konuşan kahyayı Hope nefesini tutarak dinlemişti. Sonrasında iyi geceler dileyip izin dahi istemeden oradan uzaklaşmıştı. Genç kızı kapının önünde dalgın bir vaziyette bırakıp öylece gitmişti kahya.

Je hebt het einde van de gepubliceerde delen bereikt.

⏰ Laatst bijgewerkt: Sep 08, 2023 ⏰

Voeg dit verhaal toe aan je bibliotheek om op de hoogte gebracht te worden van nieuwe delen!

Ölümcül Günahlar Şişesi {+18}Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu