Bölüm 12

178 6 7
                                    

Merhabalar. Güzel bir gün geçiriyorsunuzdur umarım.

Kitabımız 1K'ya ulaştı bile. Bunun sevinciyle bugünkü bölümümüzü yayınlıyorum.

Peki... Size bir sorum var.

Evlenmeleri çok hızlı mı oldu?

Kimse öyle bir şey demedi ama size öyle gelmiş olabilir diye sormak istedim. Aslında evlilikle başlayan bir kitaptı. Bu yüzden karakterlerimiz evlenmesi lazımdı. Yine de size süratli de gelmiş olabilir. Kitap kısa bölümlerden oluşuyor çünkü.

Sadece tek bir sorum vardı. Sizi daha fazla tutmak istemiyorum.

Keyifli okumalar dilerim.



Bir haftadır lanet evrak işleriyle uğraşırken daha evini bile gezememişti. Bahçeyi de sadece izlemekle yetiniyordu.

O kadar çökmüştü ki gözaltları morarmıştı ve dük ona "Artık çirkinleşmişsin." dediği günden beri kendini bunalımda hissediyordu. Arada bir ağlasa da bunu kimse görmüyordu, görenler de umursamıyordu.

Bugün düşesin ısrarıyla çay partisi yapma kararı almışlardı. Davetiyeyi bizzat kendisi hazırlamak zorunda kalmıştı ve partinin organizasyon işleri de yine ona kalmıştı. Pembe tonlarının ağırlıklı olduğu bir parti düzenliyordu. Eski düşes habire bir şeyleri beğenmediği için geceleri bile çalışıyordu ve uyumuyordu. Arada bir bayılsa da güzel bir yere bayılıyor olmalıydı ki kimse onu umursamıyordu. Öfke dolu bir nefes verdi ve üzerindeki pembe elbiseyi düzeltti.

Gözaltındaki morluklar için yalnızca pudra sürseler de o morluklar hala yerindeydi.

Davetliler çoktan gelmişti ve eski düşes onlarla koyu bir sohbete dalmıştı. Hope aceleyle giyinmekle meşgulken herkes partiyi eski düşesin hazırladığını düşünmüştü.

Misafirler gıybetlerini yaparken Hope onlara doğru ilerliyordu. Geniş bir masa koydurmuşlardı bahçeye. Herkese çay ve tatlı servis ediliyordu. Çaylarını içerken ve tatlılarını yerken çiçek kokularını içlerine çekebilmeleri için bahçenin en güzel yerini ayarlamışlardı.

"Hoş geldiniz." diyerek herkesi selamladı ev sahibesi ve yerine oturdu. Herkes "Hoş bulduk." derken Hope karşısındaki eski düşese baktı. Ardındansa herkese gülümsedi.

"Bütün hazırlıkları annemle ben yaptık. Umarım beğenmişsinizdir."

Hizmetçilere işaret verdi. Çaylar fincanlara doldurulurken herkes fısır fısır konuşuyordu. Hope onlar ne derse desin umursamıyordu. Çay partilerine çok kez gitmişti ve insanların bu saatlerde dedikoduya aç olduğunu biliyordu. Hakkında gözlerinin önünde kötü kötü konuştuklarını da anlıyordu.

Karşısında oturan kayınvalidesinin kibri ona nüfus ediyordu. Bakışlarını hiç kaçırmıyor, bir avcı misali avını süzüyordu. Hope onun planının ne olduğunu anlamasa bile kötü şeylerin olacağını sezmişti. Hizmetçiler çayları servis etmeyi bitirdiklerinde ve köşelerine çekildiklerinde eski düşes dudaklarını aralamıştı.

"Hope çok zayıflamışsın, gözaltların da morarmış." Alt dudağını acırcasına büzdü. "Yazık... Dük seninle yeterince ilgilenmiyor olmalı. Kadınlardan nefret eden bir adamla evlenmek öyle zor ki..."

Bu dedikoduların anası kesinlikle eski düşesti. Hope bunu anlamış olsa da çok bir şey değişmemişti. Zira Nicholson malikanesinin koynuna aldığı bu yılanın başını ezmek çok zor olacaktı. Zamanında Cedric bunu yapmadıysa kendisi asla yapamazdı.

Şimdi fısıltı konusu Hope olmuştu. Herkes onun zayıflığı hakkında konuşuyordu. Gözaltlarındaki  morluklar ve bedenindeki zayıflık hakkında yorum yapıyorlardı. Kendi bedenlerine laf atıyorlarmışçasına eleştiriyorlardı. Söz hakkında sahiplermişçesine taşlıyorlardı.

Asabı bozulmuştu lakin bağırır veya kaçarsa daha da kötüleştirirdi işleri. Hafif bir nefes aldı ve verdi. Bedenini saran korse onu daha da sıkmaya başlamıştı, kendini zindanda gibi hissediyordu ve korse onun kesinlikle demir parmaklıklarıydı.

Herkese dükün kadınlara dokunabildiğini anlatmak istiyordu. Elinde eldiven olsa da birlikte sevişmişlerdi. Geceden sabaha kadar hem de... Bunu anlatmak, özellikle mahrem olduğu için, utandırırdı onu.

"Lütfen, yanlış anlaşılma var." dedi gülümseyerek. Herkes taşlanmasına rağmen bu kadar pozitif olan kadına şaşkınlıkla bakıyordu. Eski düşesse yemi atmıştı bir kere. Bunun keyfini çıkarırcasına çayından bir yudum almıştı. "Dük ile çok iyi anlaşıyoruz, birbirimizden oldukça memnunuz. Fakat oldukça yoğun bir çalışma sürecimiz var. Bu yüzden birbirimizi göremiyoruz. Annem yanlış anlamış olmalı."

İnananlar inansa da inanmayanlar vardı. Onlar bunu konuşmaktan çekinmeyecekti. Hope dedikoduları umursamamak istedi. Zaten saçma dedikodular yüzünden yalan atmıştı.

Evlilikten memnun olmak mı? Dük gibi ilgisiz bir adamdan memnun olmak imkansızdı. Yatakta sanki o yokmuş gibiydi. Hope yatmadan önce onu göremezdi ve de kalkmadan önce. Dükün yanında bile yattığını bilmiyordu.

Ölümcül Günahlar Şişesi {+18}Kde žijí příběhy. Začni objevovat