Bölüm 4 ~ Part:2

287 6 4
                                    

Merhaba. Biriktirdiğim bölümlerim var.

Yorumlarınız sayesinde daha fazla bölüm atabilirim. Onun dışında yarın yeni bölüm gelecektir. 💞

Keyifli okumalar



Hope fark etmeden dudaklarını yaladı. Dük gözlerini onun gözlerinden bir an olsun bile ayırmıyordu. Bu tavrı karşısındaki kadını daha da geriyordu. Kurtulmaya çalışan kuş gibiydi ve dük onun kafesiydi. İşte Hope şu an böyle hissediyordu.

Ablasının sesini duyduğunda bunun bir kurtuluş olduğunu anladı ve sese doğru döndü. Akşam yemeği için hazırlık yapılmalıydı. Nicholson ailesi birkaç saat daha buradaydı.

Hope düke döndü ve nazik bir reverans yaptı. Dudaklarında hafif bir tebessüm vardı. Çünkü kutuluyordu.

"İzninizle." diyerek onun yanından ayrıldı. Dük kadını dikkatle izlerken güneşin batmak üzere olduğunu fark etti. Doğanın bir kanunu daha gerçekleşiyordu. Bahçeye baktı. Kontesin bahçesine...

"Doğanın nizamı bu olsa gerek."

Canlılar ölürdü, yenileri doğardı. Böylelikle boşluklar doldurulurdu. Güneş batar, Ay doğardı. Böylelikle birbirlerinin yardımcıları olurdu. Dük ölecekti ve varisi dük olacaktı. Bu da gücün kanunuydu.

Fakat şundan emindi ki az önce konuştuğu kadın bebeği doğurduğunda ölecekti. Kırılgan ve naifti. Dokunsa belki de titretecekti kadını. Her kadın gibi konuşurken kekeleseydi zihninin de en az duyguları kadar zayıf olduğunu düşünecekti. Ancak zihnin gücü bebeği doğurduktan sonra ölmeyeceği anlamına gelmiyordu. Dük, doktora da gitse bu kadının doğurduktan sonra öleceğini söylerdi. Bile bile bu yolda ilerliyordu ve tek temellisi bu kadının da ablası gibi kısır olmaması.

✒️

Hope mutfağı yönetirken Agnes misafirlerle ilgileniyordu. Akşam yemeği vakti gelip çattığında gökte yıldızlar ve ay çoktan yerlerini almıştı. Hope nişanlısının yanındaki boş sandalyeye oturdu. Onunla konuşurken kendini ne kadar gergin hissetse de sandığı kadar kötü birisi değildi, yani öyle gibi duruyordu. Bu yüzdendir ki Hope azıcık da olsa ona alışmış olabilirdi.

İlk başta çorbalar içildi. Hizmetçiler servisi yaptıktan sonra ortadan çekilmişlerdi. Herkes yemeğinin derdindeyken düşes mendille dudaklarını sildi ve "Leydi Campbell burada sık sık mı kalıyor?"

"Sanırım gözünüze battım. Benim bu aileyle uzun yedi yıllık bir ilişkim var."

Düşes Nicholson sesini kessede ne kadar çok konuşmak istediği yüzünden anlaşılıyordu.

"Leydi Campbell, rahmetli annem ve babamla çok iyi anlaşırlardı. Çoğunlukla bizde kalırdı."

Agnes biliyordu. Bu kadının rahatsızlığı sadece Leydi Campbell ile olan eski kavgalarından değil, aynı zamanda onun dul olmasından da kaynaklanılıyordu. Dullara iyi gözle bakılmazdı. Buna rağmen nişanda olması batıl inançlı düşesi geriyordu.

"Anlıyorum."

Düşesin son sözünden sonra kısa sohbet de bitmişti. İki dük, yemekteyken sessiz olmaya önem gösterirdi ve Hope, yemeği yerken oldukça dikkatli davranıyordu. Zira düşesin gözünden düşebilirdi.

Çorbalar içildi, yemekler yendi ve tatlıları da son olarak yedikten sonra üç kadın düğün hazırlıkları hakkında konuşmaya başladılar. Çeyiz, Leydi Campbell'dendi ve Agnes buna itiraz edemeden konu başka yerlere gitmişti. Gelinliği dük bizzat yapıyordu ve düşes, Hope'u gelinliği görebilmesi için yarın malikaneye davet etti. Genç kızın hayır deme gibi bir imkanı yoktu. Bu yüzden kabul etti ve davetiyeler hakkında konuşulmaya başladı.

Bunca sohbet arasında Hope daha da bunalmıştı. Hatta ve hatta yemekten sonra giydiği korse onu daha da sıkmaya başlamıştı. Midesinin bulandığını hissediyordu lakin şu anda kusamazdı. Bu yüzden dayanmaya çalıştı.

Ölümcül Günahlar Şişesi {+18}Donde viven las historias. Descúbrelo ahora