Bölüm 7

284 7 27
                                    

Merhabalar. Ümiversite yurt başvuruları derken bölüm atamadım. Bu yüzden kusura bakmayın lütfen.

Yarın belli aralıklarla 2 bölüm atacağım. Umarım telafisi olur.

Keyifli okumalar 💞


Şöminenin ateşini dalgınlıkla izliyordu. Mayışmıştı. Hiçbir şeyi umursamıyordu. İyice yayılmıştı koltuğa. Kolları koltuğun kollarından sarkıyordu. Dük hala gelmemişti. Scarlet ise çoktan gitmişti.

Kapı sesi duyduğunda başını kaldıracak mecali olmadığı için kıpırdamamıştı. İçtiği çay onu oldukça rahatlatmıştı. Sakinleşmişti. Dükün verdiği soğukluk hissini bile hissedemeyecek haldeydi.

Dük, genç kız uyuyor mu diye onu izlerken Hope kahverengi gözlerini onun elalarına dikmişti. Dük kaşlarını çattı ve merakla kıza doğru eğildi. Hope'un bu yakınlaşmayı pek de takmadığını fark edince şaşırmıştı.

"Sana neler oluyor?"

Bir koku yayıldı. Dük kızın kokusuyla karışan çay kokusunu alabiliyordu. Kaşları bu sefer meraktan değil öfkeden çatılmıştı. Oldu olası Leydi Campbell'i sevmezdi. Hope'a ne kadar belli etmemeye çalışsa da artık o karısıydı, hiçbir şey saklamasına gerek yoktu.

"Leydi Campbell mi geldi bu odaya?"

Hope yalnızca başını aşağı yukarı sallamakla yetindi. Ardından doğruldu ve dükün yardımıyla ayağa kalktı. En azından ayağa kalkacak kadar gücü vardı. Gözlerini ela gözlerin sahibinden ayırmıyordu.

"O lanet kadın buraya mı geldi?"

Hope şaşkınlıkla ona bakarken dük eliyle onun belini kavramış ve kendisine doğru çekmişti. Gözleri kıskançlıktan alev alev parlıyordu. Neden şaşırdığını anlamlandıramamıştı genç kız. Tutuşunun sertliği karşısında utanarak yanakları kızarmaya başlamıştı.

"O kadının verdiği herhangi bir şeyi benim onayım olmaksızın ağzına sokman yasak, anlıyor musun?"

Hope yalnızca hıçkırmıştı. Dük sabah konuşmanın daha iyisi olduğunu düşünerek kadının dudaklarına dudaklarını sürttü. Hope hafif bir iniltiyle dudaklarını araladığında dili hızla ağzının içine girmişti. İlk öpüşünden oldukça farklı öpüyordu. Dili, düşesin ağzını talan ediyordu. Hope yüksek sesle inleyerek ellerini adamın omuzlarına koydu, ardındansa sıktı. Dükün iniltisiyle yarışan iniltisiyle ona daha fazla sırnaştı.

Ona bu kadar yakınlaşmasının sebebi çay olmalıydı. Zira Hope önceki kadar çekingen değildi. Aksine cüretkarca adamın öpücüğüne karşılık vermeye çalışıyordu. Dük, alt dudağını ısırıp çekiştirirken düşesin iniltisini zevkle dinledi. Ardından onu içine sokmak istercesine sarıp sarmaladı.

Elbisesinin kenarlarında gezinen elleri hissedebiliyordu. Dük eldivenlerini çıkarmamıştı ve Hope açıkçası bunu pek de umursamıyordu. Başını yana yatırarak öpücüğü derinleştirirken tek amacı acemi olduğu duyguları tekrar ve tekrar hissetmekti.

Dükün elleri bedeninin her bir hattında geziniyordu. Sırtında, kalçasında ve en sonda bacağında... Bacağını kavramıştı. Etek aşağıya doğru sıyrılıp genç kadının tenini gözler önüne sermişti. Dük çıplak bacağı kavrayıp sıktığında Hope nefes nefese inlemişti. Saniyelerdir öpüşüşüyorlardı ve göğüsleri hızla kalkıp iniyordu.

İkisi de şaşkındı. Dük, karşısındaki utangaç kadının bu kadar arzulu olmasına Hope ise dükün ona tereddüt etmeden dokunmasına.

"Leydi Campbell'e sanırım teşekkür etmeliyim."

Hope'un gözleri onun gözlerine kitlenmişti. Dük yavaşça bacağındaki elini eteğin derinliklerine götürdü. Eli çıplak kalçasını kavradığında Hope'un dudaklarından bir inleme kaçmıştı. Dük kısık sesle küfretti.

"Sen tüm gün çamaşırsız mı dolaştın?"

Hope'un kızarık yanakları daha da kızarmıştı. Gözlerini utançla kaçırdı ve "Hayır." dedi. "Leydi Campbell çıkarmamı söyledi."

Çenesini sıkıyordu. Hope onun birdenbire harlanan öfkesini izlerken az kalsın küçük dilini yutacaktı. Çayın etkisi geçtiği için mi bu kadar korkaktı yoksa etki bir yere mi kadardı? Dük öfkeyle solurken genç kız, kılını kıpırdatsa öleceğini düşünüyordu.

"Sana ne yaptı, bilmiyorum lakin bundan sonra sana elini süremeyecek. Teninde onun izini rastlarsam defalarca sileceğim ve bir daha yapmaması için sahipleneceğim."

Hope hiçbir şey anlamamıştı. Ne diyor bu adam, diye düşünürken yüzüne de yansımış olmalı ki Dükün dudakları tebessüm etmişti.

"Söz verdin." diye fısıldadı dudaklarına doğru. Hope karnında kelebeklerin uçuştuğunu hissetse de buna bir anlam verememişti. Fısıltı onu tahrik etmişti. "Birlikte, sonsuza kadar..."

Ölümcül Günahlar Şişesi {+18}Where stories live. Discover now