kalbim usandı

5.9K 273 53
                                    

"Yüz yüze gelsek şu dünyada, yolunu çek git

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Yüz yüze gelsek şu dünyada, yolunu çek git."

"Gülsene biraz Şevval ya!" diyen arkadaşımın sesiyle irkildiğimde anca çekebilmiştim gözlerimi daldığım zeminden. "Sınavlar da bitti, oh! Neye dalıp dalıp gidiyorsun?"

"Ha," diye mırıldandım saçlarımı arkaya iterken. "Uykum geldi ondan. Sıkıntı yok yani." Gülümseyerek bir sorun olmadığına ikna etmeye çalıştım. Zümra birkaç saniye gözlerini kısarak emin olmak ister gibi baktığında gülümseyerek omuzlarını sıktım. "Yemin ederim ya."

"Tamam tamam." dedi. "Birazdan eve geçeceğim ben de zaten. Birlikte kalkarız."

Bu dediğini sadece başımla onayladıktan sonra sırtımı sandalyeye yaslayıp üzerimdeki cekete sıkı sıkı sarıldım. Gözüm masanın üstündeki fincana gitti, içi boştu. Sıcak bir şey içsem belki ısınırdım. Hava soğuk değildi oysa, mayıstaydık sonuçta. Gece olduğundan esiyordu hafif, bu bile üşümeme yetiyordu.

Belki de beni üşüten soğuk hava değildi. İçimi ısıtacak şeyin sıcak bir şey olmayacağı gibi.

Benim derdim çok başkaydı.

Hayatımın en kötü sınav haftasını geride bırakalı saatler oluyordu. Sınavları geçeceğimden şüpheliydim. Çalışmış mıydım, evet. Köpek gibi hem de. Kafam biraz olsa ona gitmesin, abime gitmesin diye her şeyi yapmıştım. Deliler gibi ders çalışmıştım. Sabahın altısında kalkmış ders çalışmıştım, gecenin ikisine kadar da ders çalışmıştım. Kahve içmiş, müzik dinlemiş ders çalışmıştım.

Özet buydu. Ders çalışmıştım.

Bu üç haftada elle tutulur yaptığım tek şey buydu. Bahsedeceğim başka bir şey de yoktu. Ot bile benden daha iyi durumdaydı. Herkese iyiyim diyordum, sorun yok diyordum, uykum var sadece diyordum... Öyle değildi. Kimse de öyle olmadığını anlamıyordu. Herkes sorgusuzca tamam diyordu dediğim her şeye. Bu benim işime geliyordu. Çünkü kimseye ne için bu halde anlatacak durumum yoktu.

Bu halimi anlatacak gücüm de yoktu.

Kendime bile anlatamıyordum ki. Susuyordum. Büyük bir sessizlik içerisindeydim. Aynanın karşısına geçip ağlayamıyordum bile.

Bazen ağlıyordum.

Mesela bulaşıkları makineye yerleştirirken. Birden bacaklarım beni tutmayı bırakınca yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Mesela kirpiklerime maskara sürerken. Ellerimden düşüyordu maskara ve ben hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Mesela kolye takarken. Kolyenin ucunu bir türlü yerleştiremiyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Mesela ders çalışırken. Bir soruyu üç kere okuyup anlamayınca hıçkıra hıçkıra ağlayıp kağıdı ıslatıyordum.

Bazen annem gelirdi yanıma, ben ağlarken sarılırdı. Hiçbir şey demezdi, ne diyebilirdi ki zaten?

Yolumu kaybetmiştim. Nereye gideceğimi bilmiyor öylece bir sağa bir sola sapıyordum. Yolun sonunu da umursadığım söylenmezdi ya. Öylece nefes alıyor öylece veriyordum. Amacım yoktu, sebebim yoktu. Kimsem yoktu.

Bu Kekre Dünyada|| yarı textingWhere stories live. Discover now