aşk, seni yazıyormuş

4.7K 240 30
                                    

"Benim dilim aşka dönmez, bi seni zikreder

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Benim dilim aşka dönmez, bi seni zikreder."

&



Bu aralar düşünmeye pek vaktim olmuyordu. Bu hayatımın yoğun tempolu geçmesiyle alakalı değildi. Etüt merkezi aramam, kütüphaneden kütüphaneye gitmem, mahkemeyle uğraşmam ya da arkadaşlarımla vakit geçirmemle alakalı değildi. Bu daha çok...sevgiyle alakalıydı. Ya da aşk.

Hala üzüldüğüm şeyler vardı ancak bunları düşünmeye vaktim olmuyordu çünkü odaklandığım bambaşka bir şey vardı hayatımda.

Bulut.

Onunla konuşuyorduk, flörtleşiyorduk ya da sevgiliydik. Bilmiyordum cidden ama düşünmek de istemiyordum bunları. Tek bildiğim onunla konuşurken mutlu hissettiğimdi. Yüzümde sürekli olan gülümseme ise bunun kanıtıydı.

Yaklaşık iki haftadır kırgın değildik birbirimize, halletmiştik. Ben halletmiştim içimde, affetmiştim de. Bunu ona hiç söylememiştim ama anlayacağını düşünüyordum. Çünkü artık onunla noktalama işaretleriyle konuşmuyordum. Günaydın yazarken sondaki harfte basılı kalıyordu parmağım, dışarı çıkmadan önce fotoğraf atıp nasıl olduğumu soruyordum, yeni yeni emojiler keşfedip "aa baksana böyle bir şey varmış!" diye yazıp ona gönderiyordum. Bazen mesajlaşırken ne kadar mutlu olduğumu anlasın diye çokça random atarken bazense yetmiyordu bu bana ve ses kaydı atıyordum.

Bu onu da mutlu ediyordu ve o bunu belli etmekten çekinmiyordu. Ona aynada kombinimi ilk attığımda "Alışırım yalnız." diyerek gülücük göndermişti. Ben de alışması için her seferinde atmıştım. Ses kaydı attığımda bir de yüzünü görseydim diyerek sitem ediyordu ve konuşma bitmeden mutlaka fotoğrafımı alıyordu. Tatlıydı. Attığı gülücükler, imalar, ses kayıtları, fotoğrafları. O, çok tatlıydı.

Naz doğru söylüyordu. Ben hiç ona odaklanmamıştım, hep hatalarına ve yaptığı şeylere odaklanmıştım. Çok şey kaçırdığımı bugünlerde onun bu hallerini gördükçe anlıyordum.

Geç olmuştu ama güç olmamıştı.

Babam bendeki bu değişikliği psikoloğa yoruyordu, bir nevi doğru düşünüyor olabilirdi çünkü bazen psikoloğa anlatmadığım şeyleri uzun uzun ona anlatıyordum. Bazen dozunu kaçırdığımı düşünüp pişman oluyordum, bu sefer de devreye Naz ve Sena giriyor bunu önlüyorlardı.

Sena ile bu aralar çok daha sıkı konuşuyorduk, kaydını bizim okula almak istiyordu. Bir türlü alamadığını yok sayarsak zaten
aynı etüt merkezine yazılacaktık. Aynı kütüphaneye gittiğimizi söylememe gerek yoktu. Naz, Sena ve ben haftada en az üç gün kütüphaneye gidiyor saatlerce ders çalışıyorduk. Çünkü önümüzdeki yaz tatili saymazsak bizi YKS serüveni bekliyordu. Ben ve Naz'ın dersleri kötü değildi, okulumuzun da katkısı vardı bunda. Ancak Sena hala TYT'yi bitiremiyordu. Biz AYT matematik çalışırken kedinin ciğere baktığı gibi bakıyordu bize.

Bu Kekre Dünyada|| yarı textingWhere stories live. Discover now