bu kekre dünyada

2.4K 160 15
                                    

"Sevgilim bak geçip gidiyor zaman, Aşındırarak bütün güzel duyguları

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Sevgilim bak geçip gidiyor zaman,
Aşındırarak bütün güzel duyguları."

&

Birkaç ay önceki hayatımı özlüyordum. Her zaman ve her dakika. O kadar özlüyordum ki, bazen raflarda eskimeye yüz tutmuş fotoğraf albümlerinden ve galerimden kaldıramıyordum başımı. Elim fotoğraflara gidiyordu, bakışlarım duruluyordu ve ben o ana ışınlanıyordum. Işınlanmak istiyordum. O fotoğrafın çekildiği ana.

Zaman acımasız. Bunu hep söylerler, bilirler çünkü. Zaman o kadar acımasız ki, saçlarına yıldızlar düştüğünde, kalbin ateşe verildiğinde ve yanında kimse kalmadığında, o kadar. Acımasızca.

Çok, özlüyordum. Bu daha nasıl söylenirdi bilmiyordum. Çoktu ama, çok. Özlemek başlı başına bir zulümdü, işkenceydi. Hiçbir his bu kadar acımasız değildi, aşk bile. Hele de bir daha olmayacak, olamayacak, ihtimaller özlendiğinde insan ölmeyi yeğliyordu.

Abimi özlüyordum. O kadar özlüyordum ki artık yaşamamın bir amacı yok diye düşünüyordum. Yoktu, abim yoktu o zaman yaşamanın amacı neydi?

Sevdiklerim aklıma geldiğinde bile vazgeçemiyordum bu düşünceden. Hayatımdaki insanları seviyordum, onlar da beni seviyordu. Benimleyken mutlulardı. Ama ben değildim, mutlu değildim. Deliler gibi gülsem de, hıçkırarak ağlamak istiyordum. Aynı anda. Yanımdakilere ihanet ediyormuşum gibi hissettiriyordu bu bazen, canımı yakıyordu. Yanımdakilerle gülerken de ona ihanet ediyormuşum gibi hissediyordum, toprağın altındakine.

Ben en çok kendime ihanet ediyordum ya, herkese yalan söyleyerek.

Bulut'la mesajlaştıktan sonra onu uykuya yollamıştım, benim de uyuduğumu sanıyordu büyük ihtimalle ancak ben uyuyamıyordum. Bunu bilmiyordu.

Ona çoğu şeyimi anlatır olmuştum son zamanlarda, kötü hissettiğimi hemen anlıyordu. Gizlemek mümkün değildi, üstünü kapatmak da. Sorunun ne olduğunu benden duyana kadar vazgeçmiyordu. Bu huyunu seviyordum çünkü bana değerli hissettiriyordu. Beni sevdiğini hissettiriyordu. Günün sonunda yine ağlasam da yanımda olan bir omuz olduğunu bilmek beni mutlu ediyordu.

Yine de hala sakladığım şeyler vardı. Ondan ve diğer herkesten. Annemden, babamdan. Bulut'tan. Bir tek psikiyatristim biliyordu, o da yeni öğrenmişti ve büyük bir şokla karşılamıştı. Çünkü mutlu görünüyordum. Her şey yolundaymış gibi.

Bulut dışında, hiçbir şey yolunda değildi.

Voleybol maçlarına katılmıştım, derslere ve sınavlara, arkadaş buluşmalarına, davetlere, alışverişlere. Devam etmiştim, zorundaydım. Ama gücüm yoktu. Yemin ederim şu kadar gücüm yoktu.

Ben saklıyordum çünkü, hala.

Odamın hemen yanındaki soğuk banyoda, saçlarım ıslak ve duş kabininin içi biraz soğuk. Çeşmeden akan suya bir şey karışmış, kırmızı. Kıpkırmızı. Her yer kırmızı olmuş. Ellerim titriyor, çenem titriyor ve gözlerimde yaşlar. Başım mermerle kaplı soğuk duvarda. Gözlerim açık ama göremiyorum hiçbir şey. Tir tir titriyorum.

Bu Kekre Dünyada|| yarı textingWhere stories live. Discover now