bak göğsümde izin var.

5.2K 233 24
                                    

"Başka yerde arama, bak göğsümde izin var

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Başka yerde arama, bak göğsümde izin var. Uzaklarda duramam ki..."

&

Sebepleri bulamıyordum bazen. Evet, bir sebebi vardı. Onun, bunun, şunun... Her şeyin bir sebebi vardı. Hiçbir şey boşuna değildi, gelişigüzel değildi. Nefes alıyorsak vardı bir sebebi, gülüyorsak vardı bir sebebi, ağlıyorsak vardı bir sebebi.

Gidişlerin de bir sebebi olmalıydı.

Terk edişlerin, yarım kalışın, yalnız kalışın... Hepsinin sebebi olmalıydı. Ama neydi?

Sebepleri öğrenmedikçe binbir çeşit şeyi kafamda kurup oynuyordum, kendimi bataklığa sürüklüyor çıkarmıyordum. Oysa küçük bir sebep, amaç sunsaydı bizi bütün sorulara mecbur bırakanlar, hiçbir senaryonun gerçekçiliğini bırak ihtimalinin essamesi bile okunmazdı.

Gittim çünkü seni sevmiyordum, deseydi mesela. Gittim çünkü seninle mutlu değildim, deseydi. Gittim çünkü... Çünkü ne?

Naz ile beraber çıktık soyunma odasından. Duşumu almış duş alırken de baya bi oyalanmıştım, bunun sebebi elbette vardı. Bir ihtimal sıkılıp beklemez, gider diyeydi. Giyinirken de oyalanmıştım. Öyle ki Naz bir ton laf etmişti. Haklıydı, iki parça giyecektim hepi topu.

Lacivert, normal şartlarda belimi saran ama zayıfladığım için hafif bol duran uzun kollu bir bluz ve klasik gri nike eşofman altı giymiştim. Hevesle aldığım voleybol ayakkabılarımı bez çantaya koyup yerine nike dunklarımı giymiş çantamı toparlamıştım.

Şu kısacık sürecek şeyi yarım saatte yapmıştım. Çantam biraz ağırdı, iki omuzuma aldım. Kot ceketimi giymeyeceğim için çantamın kenarına astım. Islak saçlarımı Naz'a doğru silkeleyip onu ıslattığımda vahşi bir hayvan misali üzerime atlamıştı. Yanımda toka olmadığı için saçımı açık bıraktım ve kaçınılmaz sonu gerçekleştirdim. Kapıyı açtım ve dışarı çıktım.

Refleksle onu son bıraktığım yere kaydığında gözüm dişlerimle alt dudağımı eziyordum. Orada kimse yoktu, kaşlarım çatıldı önce, sonrasında dudaklarım titredi hafifçe.

Gitmiş miydi? Gerçekten? Bunu istemiyor muydum zaten? Ama gitmeseydi... Gitmiş! Yine vazgeçmiş! Hayır, belki dışarıda bekliyordur. Kalmasını istemiyorum ki... Gitmiş mi? Gitsin, gitsin tabi. Bunu istemiyorum ama.

Bir saniye içinde binlerce düşünce geçip gittiğinde kafamın içinde bir adım atmış ve kapıya doğru yürümeye başlamıştım. Dudaklarım yaşadığım küçük hayal kırıklığıyla aşağı doğru kıvrılmışlardı. Ellerimi eşofmanımın cebine götürdüm.

"...Futbol maçları bitmişti değil mi? Ben çok anlamıyorum ama..."

Kapıya doğru yürüdükçe ses netleşiyor, kimin konuştuğunu görebiliyordum. Kapının biraz ötesinde elini kızıl saçlarına götürüyor hafifçe parmağına dolayıp serbest bırakıyordu konuşurken. Cilveliydi, güzeldi.

Bu Kekre Dünyada|| yarı textingWhere stories live. Discover now