zaman ödemez kefaretini

5K 248 35
                                    

"Zaman ödemez kefaretini, sanma siler gidişini

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Zaman ödemez kefaretini, sanma siler gidişini."

.

Bugün herkes mutlu ve heyecanlıydı, arkadaşları Muhammet gelecekti Antalya'dan. Güzel bir organizasyon yapmayı planlasalar da, özellikle Tuana, Bulut bunu engellemişti. Arkadaşlarının gelmesi öyle kutlanacak bir şey değildi. Aksine Bulut'un sinirini bozuyordu. Avuç içleri kaşınıyordu.

Evde toplanmaya karar vermişlerdi. Sürekli boş olan Soner ve Tuana'nın evinde. Pizzalar, hamburgerler, midyeler, asitli içecekler ve akla gelebilecek her türlü zararlı şey alınmış mutfağa konulmuştu. Tuana o kadar mutluydu ki, bütün kutu oyunlarını çıkarmıştı depodan. Abisinin tayfasından en anlaşabildiği insandı Muhammet.

Muhammet; alaycıydı, çoğu şeyi ciddiye almaz ciddi ortamlarda şaklabanlık yapardı. Sosyal medyada fazla aktifti, her akımı bilirdi. Bu akımları Tuana'yla yapardı da. Azıcık çapkındı, komik kişiliğiyle kızlar ondan etkilenirdi. Fazla konuşkandı, enerjikti, yerinde duramazdı. Ve herkesin en şikayetçi olduğu huyu ise, hız sevdasıydı.

Bir motosikleti vardı, son model, en hızlılarından. Bebeği gibi bakardı. Ne zaman sinirlense, mutlu olsa hemen atlardı motosikletine boş bir yolda hızı arttırır da artırırdı.

O gün de öyle oldu.

Annesinin hamile olmasını duyduğu an sevinçten havalara uçmuştu. Gecenin ikisinde motosikletine binmiş her zamanki ıssız yola gitmişti.

O gece o yol ıssız değildi.

Karşısından gelen ve fazla hızlı motosikleti fark etmemişti, aksine üstüne üstüne sürmüştü. Karşısındaki kişi onu fark etse bile, çok geçti.

Muhammet onun suçu olduğunu asla kabul etmiyordu, zaten bütün suç onda da değildi. O gece, herkes biraz suçluydu.

Suçlulardan biri zaten cezasının bedelini en ağır şekilde ödemişti. Geriye kalanlar vicdanlarıyla savaşıyordu, her gece gözyaşlarıyla, dualarıyla, kabuslarıyla cebelleşiyorlardı. Yapmasaydım, diyorlardı her seferinde. O gün, o sözleri demeseydim. Kırmasaydım, üzmeseydim, sinirlendirmeseydim, çekip gitmeseydi... Ölmeseydi.

"Ay! Çok heyecanlıyım!" Yerinde duramayan, oradan oraya giden, yüzünde sürekli bir gülümseme olan Tuana'dan gelmişti bu ses. Soner tepkisine hafifçe gülümsedi. Özlemişlerdi, harbiden. Büyük salonda ayaktaydı Tuana, elinde telefonu sürekli birine mesaj yazıyordu. Kapıyı açmak için sabırsızlandığından oturmak ona zor geliyordu. Soner gri koltuğun en kenarına yayvanca oturmuş televizyonda açık olan diziyi izliyordu.

Alperen mutfaktaydı, su içme bahanesiyle kaçmıştı. Eskisi gibi zevk almıyordu arkadaşlarıyla olmaktan, sürekli bir boğulma hissine kapılıyordu. Sıkılıyordu, sohbetleri heyecanla takip etmiyordu, gülmüyordu. Bunu Tuana'ya bağladığından ona karşı saf bir nefret vardı içinde. O kızın olduğu yerde olmak istemiyorum, diyordu her seferinde Bulut'a.

Bu Kekre Dünyada|| yarı textingWhere stories live. Discover now