5-SAVAŞIN İLK ÇANI

315 34 62
                                    

Merhabalar efendim. Yepyeni bomba gibi bir bölüm bekliyor sizi. Lütfen okurken satır aralarında düşüncelerinizi belirttin bu benim için gerçekten çok önemli. Çünkü hem motive oluyorum hemde yanlışlarım varsa fark ediyorum. Bölüme oy vermeyi de unutmayın lütfen arkadaşlar :) Yazım yanlışım varsa şimdiden affola.









Keyifli okumalar dilerim :)





Bölüm şarkıları;
Poison Tree - Grouper, Shootout (Slowed + Reverb) - Izzamuzzic & Julien Marchal, Into It - Chase Atlantic





Geçmişin bilinmeyen enkazından bir el şimdiye uzanıp içine çekiyordu her şeyi. Tırnaklarını vahşice bugüne geçirmiş, kendisine yapılanların hesabını soruyordu adeta. Unutulmuş olmanın acısını çıkarıyordu zalimce...

Yaratacağı yıkımın farkında ama umursamayan bir hali vardı. Tek amacı zaman kavramıyla üstü örtülen enkazın içinden çıkıp kendini hatırlatmaktı. Sadece hatırlatmak değil intikam almaktı. Haklı mıydı tartışılırdı.

Geçmiş kendi enkazından kurtulmaya çalışırken bugünü içindekilerle beraber daha büyük bir yıkıma sürüklüyordu...

Bu masaya otururken aklımdan geçen tek şey Kargın Arkan Korday'ı mağlup etmekti. O yolda karşıma çıktığı için onu pişman etmekti. Ama söyledikleri kafa tasımın içine bir avuç dolu iğnenin dökülüp dağılması gibi acı veriyordu. Bir hata, basit bir hata 'ölümlere değil' intiharlara sebep oldu demişti.

Söyledikleriyle beraber kaskatı kesilmiş bedenimle ona bakıyordum. Sözünü bitirir bitirmez yaptığı şeyin yanlış olduğunu fark etmişti. Öfkenin ve pişmanlığın verdiği farkındalıkla gözlerini usulca kapattı. Bedenini hıza geri çekip sandalyesine geri yaslandı. Göz bebeklerini bana tekrar gösterdiğinde oradaki ateşten geriye sadece acı çığlıkları atan küller kalmıştı.

Kaşları çatık, yüzü kaskatı kesilmiş bir şekilde bana bakıyordu. Belkide tepkimi ölçmeye çalışıyordu bilmiyorum. Daha fazla geçmişin gölgesinde kalıp ona zayıfmışım gibi görünmek istemedim. Az önce duyduklarıyla beraber kendini kaybetmiş olan ben değilmişim gibi konuşmaya devam ettim.

"Yani Korday, ne yapmamı bekliyorsun? Biri veya birleri intihar etmiş olabilir. Bu sana dosyayı vermem için bir neden değil." dedim tok bir sesle. Söylediklerim onu daha sinirlendirmişti. Masanın üstündeki eli yumruk haline almıştı, bence kendisi bile bunun farkında değildi. Elime koz verdiğinin farkında olmadığı gibi.

"Bak Fulin seni hiçbir şeye zorlamak istemiyorum. Ama benimde sabrımın bir sınırı var." Kelimeler ağzından o kadar sert bir tonla çıkmıştı ki.

"Ne tesadüf ki ben de sınırları umursamayan biriyim. Daha ne kadar sinirlenebilirsin ki?" diye sordum alaylı bir şekilde. Bana yanıt vermek için dudaklarını aralamıştı ki ona izin vermedim. "Ya da şöyle sorayım, bir intihar senin sınırlarının ne kadarını oluşturur?" dedim önümde ki kadehi alıp usulca yudumlarken.
Yemin ederim göz bebeklerinde ki o can çekişi gördüm. Saniyelikti belki ama çok kuvvetliydi. Derin bir nefes aldı, Dudağının kenarı tehditvari bir şekilde usulca yukarı doğru kıvrıldı.

"Saldıracağın noktayı bulduğunu sanıyorsun ama unuttuyorsun sınırlar mayınlarla doludur. Bastığın yere dikkat et kazanayım derken yok olma." Sesinde alay vardı, bir o kadar da tehdit ve öfke. Bana sınırlarına yaklaşamam gerektiğini söylüyordu. Ama ben o sınırı çoktan geçmiş ve zayıf noktasını bulmuştum zaten. Ona cevap verecekken Efken'in sesinin kulağıma dolmasıyla kısa bir an duraksadım.

YOL- İLK ADIM +18Where stories live. Discover now