8-ÖFKENİN ACI KURŞUNU

251 25 57
                                    

Merhaba merhaba merhaba, yeni bölümle sizlerleyim tekrardan. Savaşın asıl başladığı bölüm bu olacak. Yazım yanlışım varsa şimdiden özür dilerim. Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen :)





Keyifli okumalar dilerim:)






Bölüm Şarkıları: FreshmanSound-Siren, Fear, Teoman-Bana öyle Bakma.


Acımasızlık nedir? Gözünü kırpmadan birini öldürebilmek mi, birini zaaflarından vurmak mı? Yoksa sonucu umursamadan birinin zihnine oyunlar oynamak mı? Hiç düşünmeden kan akıtmak mı? Belki de sadece küçük bir göz yaşındadır acımasızlık. Bir çocuğun yıkılan hayallerinin enkazıdır acımasızlık.

Kırılan duygulardadır acımasızlık. Sabahın kör saatlerinde zihnine doluşan seslerdir acımasızlık. Gecenin zifir karanlığında kabusların soğuk çığlığındadır acımasızlık. Canının ascısındadır.

Acımasızlık aslında acıdan gelendir!

Saatlerdir burnuma doluşan kanla karışık küf kokusunun artık başımı ağrıtmaya başladığını hissediyordum.
Kaç saattir burada olduğumu hesaplamamıştım çünkü bir şeyleri hesapladıkça çoğaldığını düşünürdüm. Beton tavandaki çatlaktan iki saniyede bir damlayan su sesi kullaklarımda tekrar tekrar yankılanıp duruyordu. Duvarda geldiğimizden beri kanın bulaştığı çeşit çeşit alet vardı. Her biri tekrar sırasını beklediğini belli etmek ister gibi betona çarpıp duruyordu. İçeride bulunan tek pencereden ayın zayıf ışığı süzülüyordu. Dışarıdaki sert rüzgarın pencerenin pervazına her çarpışında çıkardığı gıcırtılar, saatlerdir zihnimde kendine edindiği yerde dönüp duruyordu. Tavandaki florasan lambanın bozuk olduğu için çıkardığı cızırtılar öbür seslere karışıp kafamın içinde kendi imparatorluğunu kurmaya çalışıyordu.

Oturduğum demir sandalyeden karşımda, saatlerdir bedeninin çeşitli yerlerinden kanlar akan adamı seyrediyordum. Onu yakalayıp buraya getirdiğimizde konuşturmanın zor olacağını biliyordum ama bu kadarını ben bile tahmin etmemiştim. Üstündeki tişört yırtılmış, sağ kolunun üzerindeki deliklerden ince bir nehir gibi kanlar sızıyordu. Sol yanağı mosmordu, iki kaşının kenalarları patlamış oradan akan kanlar kurumaya başlamıştı. Sol elinin işaret parmağı kırılmıştı. Gelen adım sesleri ile beraber başımı önümdeki bedenden çekip omzumun üzerinden arkama çevirdim. Ellinde bir varil dolusu su ile bize doğru yürüyen Mir'i gördüm. İri cüssesi ile o kadar rahat taşıyordu ki gören biri iki litlerelik su bidonu taşıdığını sanırdı. Hemen arkasından gelen Kargın'a kaydı bakışlarım. Elinde sallanan kabloları görünce ne yapmak istediklerini çoktan anlamıştım. Alanı genişletmek adına oturduğum sandalyeden kalkıp, bir kaç metre geri duran demir masanın yanına bıraktım.

O sırada Mir adamın önüne su dolu varili bırakmış Kargın ile adamın bedenine kabloları yapıştırıyorlardı. Az önce bulunduğum yere geri dönüp onları izlemeye devam ettim. Adam bayık gözlerle bizi izliyordu. Yüzünde başına gelecekleri çözmeye çalıştığını belli eden bir ifade yer edinmişti. Eğer daha fazla direnip istediğimiz bilgileri vermezse canı çok daha fazla yanacaktı. Bir kaç saniye sonra ne olacağını anlamış olmalı ki başını sağa sola sallamaya başladı. Göz bebekleri korkunun etkisiyle her geçen saniye daha da büyüyordu. Kargın ve Mir işlerini bitirdiklerinde yanından uzaklaştılar. Kargın'ın bakışları beni bulduğunda vakit kaybetmeden adamın yanına yaklaştım. Sağ elimi çenesine koyup yüzünü kaldırarak gözlerinin içine baktım.

"Saatlerdir buradayız ve sen artık benim canım sıkmaya başladın." derken tırnaklarımı etine geçirmeyi ihmal etmiyordum. "Bu bedenine bağladığımız şeylerle ne yapacağımızı anladığını düşünüyorum." dedikten sonra bakışlarım hemen yanımdaki su variline kaydı. "Merak ediyordum da daha önce hiç boğuldun mu?" derken bakışlarımı tekrar gözlerine çevirmiştim.

YOL- İLK ADIM +18Where stories live. Discover now