12-YIK VE YOK ET

190 18 86
                                    

Merhaba merhaba merhaba:) Bu sefer gerçkten bomba gibi bir bölümle geldim. Fulin Özark'ı tam anlamıyla okuyup, gücünün yaratacağı yıkımı göreceğimiz bir bölüm. Çok fazla uzatmadan bölüme geçelim, oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfenn.
Yazım yanlışım varsa şimdiden özür dilerim :)











Keyifli okumalar dilerim :)








Bölüm Şarkıları: Play With Fire-Sam Tinnesz & Yacht Money
Legends Are Made-Sam Tinnesz





Benim var oluş sebebim her zaman buydu, yok etmek. Acımadan, düşünmeden ve asla beklemeden; suçu, suçluyu gördüğüm an ortadan kaldırmak. Sessizce ve fark edilmeden onları Azrail'in kollarına teslim etmek. Ölümü onlara acımasız getiren bir elçiydim ben.

Gözlerimi kapının önünde nöbet tutan, takım elbiseli, siyahi ve oldukça iri adamdan çekip benim için açtığı kapıya çevirdim. Bu kapıdan içeri girdikten sonra yapmam gereken şey, sessizce almam gerekeni alıp fark edilmeden çıkmaktı. Her zaman olduğu gibi.

"Welcome Ms. Garcia." (Hoş geldiniz bayan Garcia.) Duyduğum sesle bakışlarımı tekrar kapıdaki adama çevirdim. Küçük bir baş selamıyla onu onaylayıp gülümseyerek açtığı kapıdan içeri girdim. Evet, ben bu gece Violet Garcia'dım. Buraya sızmak için kullandığım isim basit bir isim değildi. Aksine köklü bir mafya ailesinin genç varislerinden birinin adıydı. Ama bu davete o değil ben katılmıştım. Taktığım simsiyah peruk, mavi lensler ve biraz makyaj ile ona benzemem çok zor olmamıştı.

İçeri girdikten sonra mekan ikiye ayrılıyordu. Sola dönüp kırmızı halının serili olduğu koridordan ilerledim. Her adımımda koridorun altın işlemli duvarlarında topuklu ayakkabılarımın sesi yankılanıyordu. Koridor oldukça geniş ve gösterişliydi, duvarlarda tablolar ve meşale gibi duran ışıklı aksesuarlar vardı. Altın işlemeleri göz yormuyor aksine ilgi çekici ve zarif duruyordu. Bu adamlar bu işi gerçekten biliyordu, altının bile duvara nasıl işleneceğini iyi öğrenmişlerdi. 

Gözlerimi duvarlardan çekiyormuş gibi yapıp koridorun uç noktalarına dikkatle baktım. Çok fazla uğraşmama gerek kalmadan istediklerimi bulmuştum. Adımlarımı aynı yavaşlıkta bu sefer sağ çevirdim. Bir kaç adım sonra önüme çıkan kapıya bilgilerimi okutup bekledim. Bir dakikalık analiz sonrası kapı tok bir ses çıkararak açıldı. Kapının açılmasıyla beraber otomatik merdivenlerde devreye girmiş çalışmaya başlamıştı. Vakit kaybetmeden merdivenin bir basamağına adımlayıp inmesini bekledim. Merdivenin hemen bitişindeki asansör görüş açıma girdiğinde biraz sonra yerin yedi kat altına inecek olmak canımı sıkmıyor değildi. Asansörün yanına vardığımda düğmesine bastım. Altın kaplamalı kapıları sessizlik içinde açılırken göz devirmeden edememiştim. Buna da altın kaplama yapmazsın be amına koyayım!

Asansörün kapıları kapandığında sağ tarafıma dönüp aynadan son kez kendimi kontrol ettim. Üzerimde bedenimin üst kısmını saran, belimden sonra zarif bir şekilde genişleyen siyah askılı bir elbise vardı. Sonradan genişlemesinin sebebi bacağıma bağlı silahın fark edilmemesiydi. Uzun siyah saçlarımı omuzlarımın gerisine doğru ittim. Kullağımdaki inci küpelere düzeltir gibi dokunup aktif hale getirdim. Yüzümdeki makyaj o kadar bana ait değildi ki bir yük gibi hissettiriyordu. Göz kapaklarımda fazlasıyla abartılı koyu renkler vardı. Dudağımda ki bordo rujla fazla iddialı duruyordu ve yoğunluğu beni her ne kadar rahtsız etse de çekici bir makyajdı. Son olarak gözlerim ellerimde ki eldivenlere kaydı. Gerçekten tek kelimeyle mükemmellerdi. Siyah deri eldivenlerin bilek kısmını saran inciler zarifçe dizilmişti. Uzun ince parmaklarımı yeterince ilgi çekici kılıyordu. Amaçta buydu.

YOL- İLK ADIM +18Where stories live. Discover now