Reha'ya mesajı gönderemezken koridordan gelen boğuşma sesleri ile sınıfın meraklı melahatları kapıya koşmuşlardı. Bilirsiniz ki bir lisede kavga varsa hoca gelene kadar bütün sınıf vinç izler gibi kavgayı izlerdi.
Sınıfın kapısında oluşan izdiham umurumda olmazken kimin kavga ettiğini de merak etmemiş değildim.
"Neva, koş Asrın Berkay'ı dövüyor!"
Sınıftakiler bana seslendiğinde omzumu silktim. Kör mü kavga etmesin, onun arkasını toplamaktan bütün suç bana kalıyordu. Küçük kardeş yapardı, büyük kardeş ceremesini çekerdi.
"Bak çocuğu öldürecek hocalar bile ayıramıyor."
Çocuk korkmuş olacak ki beti benzi atmıştı. Oflayarak sınıftan dışarı çıktığımda yangın merdiveninin başında Berkay'ı 'Allah ne verdiyse' diye döven Asrın vardı. Edebiyat hocası Asrın'ın belinden tutmuş çekiştiriyordu ama nafile benim kardeşim öküz gibi bir şeydi, bizim cılız edebiyatçı onu oradan kaldıramazdı.
"Asrın!"
Bağırmam ile bir kaç kişi bana dönerken Asrın kırmızı görmüş boğa gibi çocuğa vurmaya devam ediyordu.
"Seni benim başıma bela diye mi verdiler?" Dediğimde bir kaç kişi gülmüştü ama gülmeleri öldürücü bakışlarım ile kesilmişti. Ellerimi havaya kaldırıp sabır dilerken Asrın'ın kolundan çekiştirdim. Bu çocuk neden bu kadar sinirlendi acaba?
"Bırak Neva, geberteceğim o iti."
Asrın ağzının içinden konuşunca bende sinirlenmiştim. İçimden inşallah elim kırılmaz diye geçirdiğimde yumruk yaptığım sağ elimi Asrın'ın yüzüne geçirdim.
"Ah!"
"Ah!"
"Ne vuruyorsun kızım!"
"Kot kafalı!"
İkimizin sesi koridorda yankılanırken yaptığım taktik işe yaramıştı ama sanırım elim kırılmıştı. Berkay yerden zar zor kalktığında fizikçi, koluna girmişti. Çocuğu resmen haşat etmişti acımasız.
"Asrın Ulus hemen odama!"
Müdür bağırdığında Asrın'a kötü kötü bakıp bir yandan da ağrıyan elimi ovuşturuyordum. Kalın kafalı bu sefer kesinlikle okuldan atılmıştı.