22 - Seni Öpebilir Miyim?

3.4K 240 93
                                    

Bölüm 22 Seni Öpebilir Miyim?

Apartmanın önüne geldiğimizde hızlıca arabadan indim. Yaklaşık yarım saat önce arabayı almak için garaja indiğimde ağabeyim gelmiş arabayı almamı engellemişti. Sonra beni kendinin bırakacağını söylemişti. "Ağabey 2. Kat çabuk gidelim!" Diye bağırdığımda yerde yatan kızıma baktım. Benim kara şimşeğim, kızımı böyle bıraktığı için Asrın'ın dövmeyi zihnimin en derinliklerine kaydedip aralık olan kapıdan içeri girdim. Büyük ihtimalle Asrın öküzü apartmana girerken kapıyı kapatmamıştı.

"Ablam senin yüzünde krize girdi lan, ben sana demedim mi? Onu üzersen senin ağzına sıçarım diye, demedim mi?"

Asrın'ın öküz gibi bağırmasıyla yumruk sesi ve inlemeler apartmanda yankılanmıştı.

"Asrın!"

Bağırdığım için yukarıdaki sesler bir kaç saniye kesilirken kafamı kaldırıp yukarı baktım. Reha'nın oturduğu katın lambası yanıyordu. Merdivenleri ikişer ikişer çıkarken ağabeyimde arkamdan geliyordu.

"Bırak oğlumu, cani!"

Funda hoca titreyen sesiyle konuştuğunda görüş alanıma giren ikili ile gözlerim dolmuştu. Çünkü Asrın, Reha'nın üzerine çıkmış kimseyi dinelemeden Reha'yı yumrukluyordu.

"Asrın bırak onu."

Asrın ve Reha'nın bakışları bana döndüğünde Reha'nın kanlar içinde kalan yüzüne karşın ağzımdan bir hıçkırık çıkmıştı.

"Asrın sen canavar mısın?"

Koşarak ikisinin yanına gittiğimde Asrın'ı itip Reha'nın yanına çöktüm.

"Çok özür dilerim, çok özür dilerim."

Ellerim Reha'nın yüzüne temas etmeyip sadece durduğunda, ellerim titriyorlardı.

"İyiyim, Neva bir şey yok."

Reha kalkmaya çalıştığında acı dolu inlemesiyle gözlerimi kapattım. Reha bu denli dövülmeyi hak etmemişti. İçimde oluşan öfkeyle ayağa kalktığımda ağabeyimin kollarındaki Asrın'ın yüzüne okkalı bir tokat yapıştırdım.

"Senin gibi kardeşim yok lan artık, bıktım amına koyduğum, bıktım lan. Senin kavgandan, gürültünden. Şimdi siktir git gözüm görmesin seni."

Sesim hiç bu kadar öfke dolu çıkmıyordu. Tamam Reha ile tartışmış olabilirdik ama bu Asrın'ı ilgilendirmezdi ben onun aşk hayatına bulaşmıyordum. Asrın'a arkamı döndüğümde bana bakan kırgın bir Reha vardı.

"Sende git Neva, lütfen."

Reha elini karnına koyup evin içine girdiğinde Funda hoca bana öldürücü bakışlarını atıp oğlunun peşinden gitti.

"Hadi Neva, gidelim."

Ağabeyimin sesiyle kafamı hayır anlamında salladım. Gitmeyecektim hatta burada kalacaktım. Kapında köle olmak deyimi benimle vücut bulacaktı.

"Gelmiyorum ağabey, git sen."

"Neva, saçmalama seni burada bırakacağımı mı düşünüyorsun?"

Evet, tamda öyle düşünüyordum, gitmeyecektim.

"Annemlere ne diyeceğim kızım ben! saçmalama yürü eve gidiyoruz."

"Fidan'da kalacak dersin, eve gelmek istemiyor dersin. Hem eve gelirsem o arkanda ki iti çok fena döverim."

Ağabeyim göz ucuyla Asrın'a baktığında kısık sesle 'seninle sonra hesaplaşacağız' dediğini duymuştum.

"Güzelim olmaz burada kalmazsın."

Gözlerimi kısıp, dudağımı büzerek ağabeyime baktığımda sabır dileyip ellerini havaya kaldırdı.

"Sizi bana sırayla mı veriyorlar? Bir iki saat Neva. Motorun aşağıda ben onu bağlayacağım şimdi, sende çok durmayıp hemen geleceksin."

Ağabeyime yalandan da olsa kafamı salladığımda Asrın'ın yakasından tuttuğu gibi aşağı sürüklemişti. Eğer eve gidersem Asrın'ı kum torbası niyetine koyar sabah kadar döverdim.

"Gitmiyorum Reha Erdemoğlu, gideni... neyse terbiyem daha fazla küfür el vermiyor."

Söylene söylene kendimi kapının önüne konumlandırdım. Popoma değen buz gibi zeminle vücudum titremişti.

"Ulan Reha, şu halime bak kapına köle oldum."

Güldüğümde kapanan otomatik ile elimi sallayıp tekrar yanmasını sağladım.

"Affetmenin sevabı çoktur, Reha!"

Acaba şuan içsem nasıl olurdu, zaten yaşadığım şeyler yüzünden sarhoş gibi bir şeydim. Yaslandığım kapı bir anda açıldığında korkuyla çığlık atıp arkaya doğru düşmüştüm. Beklemediğim bir anda aşina olduğum ses, "Sen tam bir delisin Neva." dediğinde, sırıtıp otuz iki diş Reha'ya baktım, biliyor musunuz benim dişlerim inci gibidir bakan bir daha bakar. Asıl konumuza gelecek olursak Reha'ya bakış açımın ters olmasından dolayı mıdır, nedir? Koca çocuk yarasa gibi asılı duruyordu.

"Sana deliyim fena mı?"

Elini uzattığında vücuduna şuan pek güvenmiyordum malum öküz kardeşim sevdiceğimi fena tartaklamıştı.

"Olmaz canın acır, kalkarım ben."

Kollarımdan destek almak için ellerimi iki yana koyduğumda sakat olan elimin acıması ile inlemiştim. Reha panikle, "İyi misin?" Dediğinde kafamı salladım.

"Biz iki sakat ne yapacağız Reha?"

"Sevişebiliriz."

"Ne?"

"Şakaydı, evlenmeden olmaz."

Reha güldüğünde bende çoktan yerden kalmıştım. Bu çocuktan uzak durmayı nasıl planlanmıştım. Çok saçmaydı ben tamamen o olmuşken onu bırakıp gidemezdim.

"Aslında sevişsek fena olmaz."

Reha'nın gözleri irice açıldığında bu seferde ben gülmüştüm. Tamam Reha ile birlikte olmak istiyordum ama şuan çok erkendi daha reşit bile değildik.

"Çok özür dilerim Reha, ağır konuştum."

"Asıl ben özür dilerim sen haklıydın bu senin hayatın."

İkimizde güldüğümüzde Reha bir adım atıp önümde durdu.

"Seni öpebilir miyim?"

"Ne zamandan beri öperken soruyorsun Reha?"

Kollarımı Reha'nın boynuna doladığımda çok geçmeden sıcacık dudaklar ile çölde vahasını bulmuş bedevi gibi mutlu olmuştum.

Ulan ben bu çocuğa aşığım be!

★★★

İlhamım gelince bölüm yazdım :))

Finale 8 bölüm kaldı kiraz çiçekleri 🌺



Fizik Cezası / TextingWhere stories live. Discover now