20 - Yumruk

3.1K 229 50
                                    

Bölüm 20 Yumruk

Neva: Günaydın.

Neva: Aslında iyi akşamlar.

Neva: Nasılsın?

Reha'm: İyiyim güzelim.

Neva: Geçti mi?

Reha'm: Evet.

Reha'm: Annem yediğimi anlamış.

Reha'm: Hastaneye gidelim mi oğlum diyordu en son?

Neva: Lan!

Neva: Puhahaha...

Neva: Gitseydiniz bebeğim.

Reha: Ne diyecektim doktorlara Neva?

Neva: Bilmem.

Neva: Neyse, çok güldürdün beni bugün.

Neva: Hadi, kafeye gidelim.

Neva: Fidan yazmış '10'da eğlence var gelin' diye.

Reha'm: Aşkım biz ne zaman bir partiye gitsek kavga çıkıyor.

Neva: Olsun hayatımıza neşe geliyor fena mı?

Reha'm: Fena, her seferinde polisten kıl payı kaçıyoruz bak bu sefer yakalanırız.

Neva: Ya bir şey olmaz.

Neva: Hadi gidelim.

Reha'm: Evden nasıl çıkacağız?

Neva: Ben camdan atlamayı düşünüyorum.

Reha'm: Tamam dokuzu on geçe orada olacağım hazırlan.

Reha'm: Hazırlandıktan sonra da bana ne giydiğinin fotoğrafını at.

Neva: Emredersiniz paşam.

Reha çevrimdışı olurken çok beklemeyip uygulamadan çıktım. Bizimkiler tavuk misali 9'da yatağa gidiyorlardı, onlardan kaçmam zor olmazdı ama ağabeyimden kaçmak beni birazcık zorlayacaktı.

***

Reha'nın koluna girdiğimde saçlarımı düzeltip kafeden içeri girdik. Fidan yanında ki Barış ile köşedeki L koltuğa oturmuş öpüşüyorlardı.

Ne demek öpüşüyorlardı?

Gözlerim fal taşı gibi açılırken ayağımdaki ayakkabı çıkartıp Barış'ı isabet aldım.

Kızı bir de vatoz balığı gibi höpletiyordu hıyar.

Reha'nın bana şaşırarak baktığını göz ucuyla görebiliyordum ama benim burada bacımın namusu söz konusuydu. Şu an şaşkınlığın sırası değildi.

Yalnız, sende Reha'yı vakumlamıştın.

Haklı haklı konuşma iç ses!

Ayakkabıyı Barış'ın kafasına fırlattığımda öpüşen ikili birbirinden ayrılmış anlamayarak kucaklarına düşen ayakkabıya bakıyorlardı.

"Sen benim bacımın namusunu nasıl kirletirsin?"

Bağırmam ile ikisinin de bakışları bana döndüğünde seke seke yanlarına ilerledim.

"Ulan! Irz düşmanı ver ayakkabımı."

Barış kucağındaki ayakkabıyı bana fırlattığında onun o yosun saçlarını yolacaktım. Ayakkabıyı alıp ayağıma giyecekken Reha tarafından ışık hızında çekilip, dudaklarımda hissettiğim baskıyla küçük bir şok dalgası yaşamıştım.

Bir ırz düşmanı daha!

Ona karşılık vermediğim için alt dudağımı dişlediğinde ağzının içine inlemiştim, tam dayaklıktı. Hissettiğim yoğun duyguyu o da hissediyor olmalıydı ki belime yerleştirdiği ellerini daha da sıkıp beni kendine bastırdı.

Bedenlerimiz birbirinden ayrıldığında göz ucuyla Fidan ve Barış'a baktım pislikler fırsattan istifade tekrar öpüşmeye başlamışlardı.

"Karışma insanlara."

Reha çenemi tuttuğun bakışlarımı gözlerine diktim. Çok güzel bakıyordu namussuz.

"Bak şimdi seni tekrar öperim ve bunun sonu sadece öpücük ile kalmaz."

Yaptığı ima ile farenin kediden kaçtığı gibi Reha'dan uzaklaştım. Gerçekten azdı bu çocuk, komşular! Can havliyle kendimi koltuğun boş tarafına attım,  Reha'da yanıma başıma oturmuştu. "Uzak dur benden katil." Dediğimde kafasını arkaya atıp kahkaha attı.

Yapma şöyle namussuz, bizdeki de kalp.

***

İlerleyen saatlerde sıkıcı geçen eğlence yüzünden somurttum sanırım iyice dayak arsızı olmuştum, çünkü canım aşırı kavga etmek istiyordu.

"Neva, şu kızlar Barış ve Reha'ya bakıyor."

İyi olacak hastanın ayağına doktor gelirmiş.

Pislik bir gülüş attığımda Fidan'a anlamış olacak ki oturduğum yerden yıldırım hızıyla ayağa kalktım. Allah'tan hararetli bir şekilde konuşan Barış ve Reha bizi fark etmemişlerdi.

"Avucumun içi kaşınıyordu sanırım sebebi buymuş."

Fidan konuştuğunda kafamla 'hadi' deyip kızların yanına ilerledik. Kızlar Reha ve Barış'a o kadar dalmışlardı ki geldiğimizi fark etmemişlerdi.

"Hayırdır kızlar öküz müsünüz?"

Sorduğum soruyla ikilinin ağzından 'hıh' nidası çıkmıştı. Ben daha konuşmayı planlarken Fidan, Barış'a bakan kızın saçını tuttuğu gibi oturduğu bar taburesinden indirmişti.

"Senin o saçını yolar hayır kurumuna bağışlarım yelloz!"

O nasıl bir tehdit Fidan?

Kız acı çığlıklarını atarken kızın arkadaşı, Fidan'a ilerleyecekken kolundan tuttuğum gibi kızı, oluşan kalabalığın önüne fırlattım. Kızı düşmemesi için tutan bir genç, yanı başında sevgilisi olduğunu düşündüğüm kızın gazabına uğramaktan kaçamamıştı.

Kavga bütün kafeyi ele geçirirken Reha ve Barış kollarını birleştirmiş bize bakıyorlardı. Farkında mıydılar, bilmiyordum ama şuan çok ürkütücü duruyorlardı.

Reha  gözleri ile arkamı işret ettiğinde hızla arkamı dönüp bana doğru gelen kıza yumruğu geçirmiştim. Hızımla geçirdiğim elimden kırılma sesi geldiğinde yutkundum. Sanırım elimi kırmıştım, ama hissettiğim ağrı ile emindim.

Aklıma gelen ve beni bozguna uğratan şeyle ağzımdan çıkan küfür sonrasında, hayatımın hatasını yaptığımı anlamıştım.

"Siktir, benim maçım var!"

★★★

Yazarken benim elim ağrıdı.

Evet günün ikinci bölümü umarım beğenmişsinizdir.

Hepinize iyi haftalar kiraz çiçekleri 🌺

Fizik Cezası / TextingWhere stories live. Discover now