bölüm 5

52.2K 1K 653
                                    


"H-HOCAM?!"

En son ne zaman görmüştüm. 3 yıl mı? 4 mü? O kadar hatırlamıyordum ki. Hatırlanması gereken bir kişide değildi ki. Cehenneme kadar yolu var.

4 yıl önce

"Ne kadar da güzel bir kızsın."

"Sana sarılabilir miyim?"

"Burada kimse seni duyamaz." Bir kapının duvara çarpması ve yakalanmanın korkusu ile yasin hocanın oturduğumuz karşılıklı koltuktan kalkması. Bahane olarak ne demişti. "Derslerine yardım ediyorum?"

Günümüz

O Gün belki o kapı açılmasa. Başımı iki yana salladım. Hatırlama hatırlama hatırlarsan anılarda kaybolursun. Sakinleş. Nefes al. İşte böyle.

"Merhaba ada nasılsın?" Bir insan hiç mi değişmez. Ortaokul faciam. Bunun çok sonradan farkına vardığım için tranva kalmamıştı. Tranva kalsa da kalmasa da kalbim hızlı atmaya elim hafiften titremeye başlamıştı. Elimdeki anahtarı çantamın ön gözüne koydum. Ne demişti annem? oldu da oldu denk gelirseniz uzak dur konuşma.

"İyi hocam." Onun hali hatrı umrumda değildi.

"Bende iyiyim sağol." Arabadan inip yanıma yürümeye başladığında bir adım geri gittim. Kapıyı tekrar açıp içeri girebilme ihtimaline karşı anahtarı çantaya koyduğuma lanet ettim.

"Çok güzelleşmişsin." Allahım günahım neydi de bu sapık buraya geldi. Nasıl buldu ki evimizi. Vücudumdaki bütün tüylerin diken diken olduğuna yemin edebilirim.

Neyle kendimi koruyabilirdim. Evin dış kapısının iki yanında saksılar vardı. Eğilip alsam zaman kaybeder miydim? Üzerime atlaması ne kadar zamanını alırdı.

Mavi gözleri sarı saçları. Kare yüzü ile piç gülüşü atıyordu. Birde göbeği vardı. Mavi takım elbisesi göbeğini daha da ortaya çıkarıyordu. Takım elbise giymiş bir sapık mı? Olamamış. Ben ortaokuldayken 30 lu yaşlarındaydı. Değişen tek şey beyazlamış saç ve sakalı.

"Gidin. Polisi aramak istemiyorum." Dudaklarını büzdü. Evimin önünde bile güvende hissedemiyecek miydim?

"Burada kimse seni duyamaz." Hayır hayır tetiklenme ada anda kal HAYIR. Kaçarsam kovalardı. Telefonumu açsam çekip alır atardı. Ne yapıcaktım ulan. Yumruk belki yumruk atabilirdim. Umutsuzca birinin beni kurtarmasını beklemek aptallık olurdu.

"Bu sefer kurtulamayacaksın kızım. Ben her zaman başladığım işi bitiririm." Kolumdan tutup sürüklemeye başladı beni. Bağır kızım. Avazın çıktığı kadar.

"İMDATT YARDIM EDİNN LÜTFEN!!" Burda beni en azından birileri duymalıydı. Arabaya doğru sürüklenmekten boynuna dirsek atarak kurtuldum. Keşke ensesine gelseydi. Öylesine savurmuştum. Bir nida ile kolumu bırakıp boynunu tuttu.

KOŞ KIZIM KOŞ

Koşmaya başladım. Normalde otobüse binmek için sağ taraftan ilerleyip durağa çıkmam gerekiyordu. Ama gel gör ki arabayla beni ezmesi pek mümkündü. Ters yöne sitelerin olduğu yöne doğru koşmaya başladım. Nolur biri çıksın karşıma nolur Allahım.

Yanaklarımdan yaşlar dökülüyordu. Telefonumun elime olduğunu tamamiyle unutmuştum. Birini aramakla zaman kaybedemezdim. Yağmur yağdı yağacaktı.

Arkamdan "bekle nereye gidersen git bulucam seni adacım. Er ya da geç." Diyordu. Canımı kurtarmalıydım.
Şu an kontrol bende değildi. Bedenimin savaş ya da kaç mekanizması o kadar aktifti ki düşünecek zaman yoktu.

Çantam gerektiğinde ağır geliyordu. Sağa saptım. Sonra sola. Nefes almam için durmam gerekiyordu. Durursam yaşayamazdım. Kısacık etrafa baktım. Evimin bir kaç sokak arkasındaydım. Koşarak karşıdan karşıya geçerken bir arabanın farları gözümü aldı. Bana çarpmadan 10 cm ötede frene basmıştı. Geriye doğru düşmekten kendimi zor kurtardım.

AH BE HOCAM!?+18Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu