bölüm 7

42.1K 915 635
                                    

İyi okumalarrr

...

Ne yapacağımı şaşırmıştım.Telefonla şaşkın şaşkın bakışıyorduk. Elime alıp whatsapa girdim. mesajın kimden geldiği gayet açıktı ama yine de bir ihtimal profil fotoğrafı varsa bakmalıydım. Beni kaydettiyse olmalıydı. Mesajlaşmaya girdim ve evet oydu. Fırat hocam. Profil fotoğrafına tıkladım. Ah bu fotoğrafı daha önce bulmalıydım. Tahminimce şahin tepesi gibi bir yerdeydi. Arkasında manzara yüzü yana bakarken çekilmişti. Elleri ceplerindeydi. Üzerinde ince,kaslarını belli eden lacivert bir tişört altında ise siyah pantolonu vardı. Bu adama nasıl giyineceğini öğretmeliydim yoksa gidişat hiç iyi değil. Neyse ki yakışıklılığı kombininin saçmalığını gölgede bırakıyordu.

Derin bir nefes alıp telefonu kapattım. Siyah saçlı daha önce okuldan görmediğim tahminimce 11. Sınıf olan çocuğa "neden çağırdığını söyledi mi?" Nazikçe sordum. Hiç sinirleri germeye gerek yoktu. Ama çocuk omuz silkti. Gayet düzgün sormuştum. 'Neden çağırmış lan it?' demekte vardı.

Leylaya baktım. "Git kızım sen belki birkaç imzalanacak şey verir onları imzalatırsın." Dedi. Sandalyesinde otururken. Başımı salladım. Telefonu cebime koyup ayağa kalktım. "Sen bakarsın buraya hızlı dönerim." Umarım hızlı dönerdim. Eğer hoca mode tavsiyeleri adlı konuşmamı dinlemeye meraklı değilse.

"Bende buralar, hallet gel."

Leyla ile çok yakın sayılmazdık. Kızıla boyanmış saçlı minyon tipli bir kızdı. Benim listede bir alt sıramda o vardı ondan birlikte nöbetçi olmuştuk. En azından sohpeti sarıyordu. Biraz kendinden fazla bahsediyordu ama o da bi günlük katlanabileceğim düzeydeydi.

Nöbetçi masasından uzaklaşırken siyah saçlı çocuğun yerime oturduğunu göz ucuyla gördüm. Ben gelene kadar oturması sorun yaratmazdı ama tavırlarını sevmemiştim. Normal şartlarda birilerine kafa göz dalasım gelmiyordu. İstisna değildi ancak bu kadar sinirlenmemin tek sebebini göz ardı ettim. Bugün olmazdı. Ağrı kesici de yoktu yanımda. Sıçtı Cafer bez getir modu merdivenleri çıkmaya başladım.

Her basamağın farklı renkler olduğu merdivenlerden çıkarken ayaklarım isyan ediyordu. 3 ders boyunca bu merdivenleri çıktığımdan en kenardan demire tutunarak çıkmaya başladım. Nöbetçilerin de insan olduğunu unutuyorlardı. Ne acı ama.

Belki Fırat hoca bana çok iş yaptırmazdı. Fırat hoca okulumuz seçkin edebiyat öğretmenlerinden biridir. Sevilen sayılan biri, ki bence olmalı da. Disiplin konusunda affı yoktu. Serbest mi geldin direk disiplin. Makyaja çok karışmazdı ama okulun eteğini kıçının üstüne çeken kızlardan birkaçının ailesine bildirdiği haberini almıştım. İşi garantiye almak için eteğimin boyunu kontrol ettim. Siyah klasik okul eteğiydi. Üzerimdeki formaya da kısa bir bakış attım. Okula yasta gibi simsiyah geliyorduk. Az enerji renklilik olmalıydı.

Soğuk yüzünden formamın altına kazak giymiştim. Okulun sweati de vardı pek hoşuma gitmezdi kendileri. Üstüme birde siyah içi polarlı ceket giymiştim. Buna rağmen üşüyorsam ah bana vah bana.

Ayaklarım ağrımaya başlamış bide bu yetmezmiş gibi karnıma neden ağrıdığını bildiğim bir ağrı saplanmıştı. Karnıma elimi koydum hadi ama daha gelmene 2 gün vardı nedir bu acele? Ne bu şiddet bu celal.

Son basamağı da çıkınca bir oh çektim ta ki karşımda kimya hocasını bulana kadar. Elimi hızlıca karnımdan çektim.

ALEMENYUM

"Senin aşağıda olman gerekmez mi nöbetçi?" sorgulamadan açıklamaya geçtim ne kadar terslemek istesem de sözlümü zaten düşük verecekti kızdırıp daha da düşürmeye gerek yoktu.

AH BE HOCAM!?+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin