bölüm 16

24.3K 610 514
                                    

İyi okumalar
...

Ben su samuru almaya karar verdim. Çok sevimli hayvanlar. Telefonumdaki reels videosuna gülerek baktım. Karşımda oturan sevile dönüp telefonun ekranını ona doğru çevirdim.

"Alalım mı sizin eve bir tane." Gözlerimi kırpıştırarak baktığım arkadaşım videoya iğrenir bir yüz ifadesi ile baktı.

"Alalım alalım hatta benimle birlikte uyusun. Kızım sen salak mısın? Napcam su samurunu evde. Hem ben onu nerde yaşatacağım."

"İşte bi küçük şişme havuz alırız. Yaşar orda." Kaşlarını kaldırıp bana baktı.

"Hıhı hayvan çoğalmak isterse nolacak-" sözünü kesip telefonu kendime çevirdim. Bence çok sevimli hayvanlardı.

"Bir tane daha alırız. Olmaz mı?" Sevil 'olmamış bu kız' gibi baktı bana. Ne yani bence güzel olurdu. Kafa dağıtmak lazım. Hayvanlarla ilgilenirken unuturdum işte dünyayı.

Başka hayvan kalmamış mıydı?

"Alcam ben sana ada merak etme yarına kargoya vereceklermiş." Telefon ekranını yukarı kaydırdım. Bu sefer at videosu gelmişti. At kadının üzerine yatıyordu. Daha doğrusu kadının yanında yatıp başını karnına koyuyordu. Üstte de 'bu atlar köpeklerin büyük hali.' Yazıyordu.

"Boşver su samurunu at alalım. Böyle simsiyah bir at." Sevil telefonundaki bakışlarını bana çevirdi. Reels videosunu ona attım.

"Çok pahalı olmasa alırdık." Bu kızın beni terslemeden yorum yapmasına bayılıyordum. Canım dostum.

Günlerden salı günündeydik. Pazar akşamı kıraç hocamla biraz konuştuktan sonra uyumuştum. Aslında uyumayıp onunla konuşmak istiyordum sabaha kadar ama uyumam için çok ısrar edince uyumuştum. Canım hocam. Pazartesi aşırı sıradan geçmişti. Okul, dershane, ev. Üçlüsü devam. Sevilin annesi annem ile yemek yemek isteyince salı akşamı bize gelmişlerdi. Neden yemek yemek istediklerini anlamış sayılırım.

Sevil benle konuşmak istediği için annesini ikna etmişti. Sonucunda benim odamda o yumuşak pufuma bende sandalyeme oturmuş muhabbet ediyorduk. İlk bir saat ben her şeyi baştan anlatmak durumunda kalmıştım. Sevil ise ses çıkarmadan beni dinlemiş arada kısa yorumlar yapmıştı. Anlattığım şeyler bitince de bütün küfürleri sıralamıştı.

"Onu bırak da. Sen fırat hocanın evinde başka hiç bir şey yapmadığına eminsin değil mi?" Sorgulayan bakışları beni buldu. Masadan çayını alıp sesli bir yudum aldı.

"Umarım sevil. Umarım herhangi bir şey yapmamışımdır. Adama da rezil oldum." Gözlerimi odamda gezdirdim.

"Senden her şeyi beklerdim de be ada. Fırat hocanın sınavları okurken kucağına oturmak kaçıncı seviye manyaklık." Kapı kapalıydı. Annemin kapı dinlemek gibi bir huyu yoktu. Olsa var ya.

Alo çocuk şube mi?

Ben reşitim bir kere. Derin bir nefes alıp sevile dik dik baktım. Benden bunu da beklemeliydi. Arkadaş ilişkimizi sorgulamalıyız sevil. Olmadı bu.

"Bende bu kadar ileri gideceğimi beklemiyordum." aklıma gelen şey ile elimi alnıma vurdum. "Sanırım uyudum kucağında." Sevil bilmiş bir havada tekrar yudumladı çayından. Bende bunun şerefine kulbu olmayan çay bardağını ağızından tutarak kaldırdım. Ilık sayılırdı.

"Bu kadar ileri gidip de sevişmemeniz beni bitirdi bebeğim." Gözlerimi belerttim. İçtiğim çayı püskürtmeme şu kadar kalmıştı.

"Hocamla fantezi mi sevil? Adam kaç yaşında."

AH BE HOCAM!?+18Où les histoires vivent. Découvrez maintenant