bölüm 18

26.1K 554 639
                                    

İyi okumalar
...

Cumartesi günü akşamı

Sarışın adam saçını geri atarken karşısındaki titreyen kıza kendine olmayan bir duyguyla baktı.

Şevkat.

Kızı ayaklarına çağırdıklarından beri korkusu bu dört duvarın dışından bile hissediliyordu. Arda iyi iş çıkarmıştı. Kız da aşkından ne yapsın gelmişti.

Adam oturduğu sandalyeden kalktı. Kızın gözleri kısa bir an ona kaysa da kendini toparladı. Neden gelmişti ki buraya. Bu adamlar ondan ne istiyorlardı. Ne isteyebilirlerdi. Mafya oldukları her halden belliydi fakat daha önce böyle bir holdingin olduğundan emin bile değildi.

Adamın ayakkabılarından çıkan ses odada yankılandı. "Ada, Ada siles. Fırat ve kıraçı etkilemiş durumda. Ona bir seçim hakkı sunmanı istiyorum. İkisinden birini seçsin ve ben diğeri ile birlikte seçtiği kişiyi yok edeyim."

Adamın şartları açıktı. Her zaman kartları açık oynardır. Kapalı kapılar ardından iş yürütmeyi saymazsa tabi. Oyunu daha başlatmamıştı. Perşembe o dershaneye gidip adayı canlı görecekti. Bu kız nasıl olmuş da iki rakibini de etkilemişti.

Kuyumcular için biçilmiş kaftandı. "Arkadaşıma ihanet mi edeyim." Kızın sesi cılızdı. Soğuktan buz tutmuş elleri bacaklarının arasında ısınmayı bekliyordu.

Adam kızın oturduğu sandalyenin karşısındaki sandalyeye oturdu. Bu kıza zarar vermek istemiyordu. Güzel bir kız, her zaman yaşamayı hak eder. Eğer bu kız adayı ikna etmezse Arsen bu kızı becermekten keyif alırdı. Hangi ihtimal iyiydi?

Arsen dirseklerini dizlerine dayadı. "İhanet değil küçük kız." Adam 'cık' ladı. "Hedef göstermesini istiyorum. Neticede iki hocası da mezara girecek. Belki biri diğerinden uzun yaşarsa bilemem."

"Ne yapıp ediyorsun en geç 1.5 ay sonra bana seçtiği kişi ile fotoğraflarını getiriyorsun." O zamana kadar kızın ensesinde olmalıydı. Bu korkak kız ya bir hata yapardı ya da cidden istediğini getirirdi. İki ihtimal vardı. Ya ölürdü ya yaşardı. Bu kadar yaklaşmışken adam önüne kim gelse harcardı.

Kızın dili damağı kurudu. Ne diyordu bu adam. Hangi akla hizmet gelirdi buraya. Küçük sıçan arda onu kandırmıştı. Şimdi de en yakın arkadaşına ihanet etmesi onun arkasından iş çevirmesi gerekiyordu. Yoksa onu öldürürler miydi? Tecavüz mü ederlerdi? Aklına binbir türlü işkence geldi. Gözleri doldu.

Fırat hocasının ölümüne yardım etmek gibi bir şeydi bu. Vicdan azabı ömür boyu bırakmazdı. Öte yandan Kıraç hocayı tanımıyordu.

"Yo yo yo. Ağlama küçük kız. Sana söylediğimi yaparsan yaşamana izin bile veririm. Aslında çok basit bir şey istiyorum. Lafının bile olmaması gerek." Adam onunla alay ediyordu. Konuşma tarzını sevmemişti kız. Gözlerini karşısındaki adama çevirdi.

"Yaşamam karşılığında bunu mu yapmalıyım." Adam başını salladı. "Bak sende anlamaya başladın."  Küstahça sırıtmaya başladı. Bugüne kadar istediği her şeyi almıştı. Bunu da alacaktı. Fırat Yankı Yılmaz ve Kıraç Altan Çağlaroğlunun kapanmamış hesapları çok yakında kapanacaktı.

"Bunu yapacaksın küçük kız. Yoksa haberim olur." Adamın sözleri kızın suratına rüzgar misali çarparken kız ne yapacağını düşündü. Tek çaresi vardı. Adayı ikna etmek. Ya da ona yapamayacağı bir şey ile meydan okumak. Biliyordu ki kız bunu yapardı. İçine sinmeyen bir şeyler vardı. Belki adaya söylese bir şeyler yaparlardı hocaları. Ama bir yandan ölmeye değer miydi?

AH BE HOCAM!?+18Where stories live. Discover now