bölüm 28

14.1K 469 211
                                    

İyi okumalar
...

"Knki bak şimdi sen bıktım diyeceksin." Melek yanındaki hazirana döndü.

"Sende musluğu açtım tıpasını taktım diyeceksin." Melek emir yağdırmaya devam ediyordu. Akımdı bir aralar şimdi ise vakit geçirmek için kocaman otobüsteyken yapmayı planlıyorlardı. Rezillik.

"Biriniz baranın babası diyecek. Diğeri ise üç yüz beş yüz dese tamamdır."

Onlar bunu konuşurken başım koltuğa yaslı bir şekilde camdan dışarı bakıyordum.

Yanımda oturan Sevil kolumu dürttü. "Musluğu açtım tıpasını taktımı sen de." Araba otobanda sabit hızla gittiğinden yerlerinden kalkıp bize doğru dönen melek ve hazirana baktım.

"Siz yapsanız rezil olacağız da." Melek otobüsün içindekilere göz attı. Bizim sınıf ve E sınıfı vardı. Belki biraz da C den vardır. O kadar incelemedim.

Kendi eşyalarımı alıp sabahtan erkenden okulun önünde buluşmuştuk kızlarla. Umarım kafamı dağıtmak için güzel olurdu. Gelecek hafta sınavların olması kimseyi rahatsız etmiyor, herkes kendi arasından gülüyor eğleniyor, bazıları ise kitap okuyordu. Kimse yaptığımız şeyi garip karşılamazdı. Fakat bizim sınıftan bahsediyoruz her an her şey patlak verebilir.

"Affedersin ama kimin umrundayız." Saçlarını özenle taramış üzerinde kalın bir yelek olan hazirana baktım. Benimde ondan farkım yoktu. Uludağ'da fena götümüz donacaktı. Bavullar tur otobüsünün bagajına yerleşmiştik.

Elimde sadece acil ihtiyaçlarımın oluşturduğu bir çanta vardı. Olurda şarjım biterse diye şarjıda koymuştum. Otobüste prizde vardı. Yok yok.

"Of tamam. Yaptıktan sonra susacak mısınız?" Şu an sadece kulaklıklarımı takıp müzik dinleyip uyuklamak istiyordum. Sert konuşmama aldırmamış üstüne bir de bizim arkamızda yanında oltanla oturan halime vardı.

Ona seslendiler. "Halime katıl-"

"Kesinlikle hayır." Arkadan gelen ses huzursuz ve yorgun geliyordu. Onu takmadan melek görevleri dağıtmaya başladı. Arada camdan dışarı bakıp canım ülkemin toprağını selamlıyordum.

Selam

Ne dicem. Oltanın kendi grubu ile oturması gerekiyordu ama arkaya göz ucuyla bakarken uyuduğunu görmüştüm. Halime ise onu takmadan telefonuyla ilgileniyordu. Tamam bundan hayır yok. Allah bilir neye morali bozuldu.

Tam bu anda telefonum titredi. Konya'dan ya da Antalya'dan mesaj gelmiştir giye bakmayacaktım ama bir kez daha titreyince kızlar da aralarında ne yapacaklarını tartıştıklarından fırsat bilip baktım.

Kırço hoca(dershane): Emin misin? Seninle birlikte gidebilirdik.

Kırço hoca(dershane): Ada ben varken niye arkadaşlarınla gitmeyi tercih ettin ki.

Yüzümde belirmenin ilk adımlarını atmış olan tebessümü kontrol altına aldım. Bu adamı seviyorum. Valla seviyorum. İnşallah bir bokluk çıkmaz.

Ben: güzelim arkadaşlarıma ne diyecektim. Üzgünüm ama sevgilimle gitmem gerekiyor. Sonra diyecekler sevgilin kim? Hocam mı diyeceğim. Yapma gözünü sevim.

Güzelim mi? Tamam ağız alışkanlığı olabilir. Cevap gecikmedi. Umarım araba sürerken yazmıyordur.

Kırço hoca(dershane): evet aynen bunu diyeceksin. Yapabilirsin. Otobüs mola verdiğinde arabama geliyorsun. 

Kaşlarımı kaldırdım. Kızlara ne diyeceğim ben. Kızlar mı? Kıraç mı? Sanırım cevap belli. Hepsi neden onlarla devam etmediğimi soracaktı. Belki kırılabilirlerdi bile. Yok. Ben yapamam.

AH BE HOCAM!?+18Where stories live. Discover now