2.9

5.6K 214 46
                                    

"Ne hakkında desem çok mu saçma olur?" dediğimde yani der gibi keyifle kafasını salladı. "O zaman ben gideyim?" dedim masum masum sorarak.

Bu hallerim  karşısında güzel gamzelerini gözüme sokacak kadar güldü. Hatta kahkaha attı.

Acun'un bir sözü vardır bilir misiniz? Haaooyyyyy Maşallahhhh!!!

"Bana mesaj attın, sonra beni engelledin ama." dedi kinaye ile.

Ona gözlerimi devirerek karşılık verdim, "Sen de kaç gündür çevrim içi değildin, o gün mü bakasın tuttu." dedim kollarımı göğüsümde birleştirerek.

"Şans," dedi. "İyi de oldu."

"Bendeki şans bahtsız bedevi de yok," diye mırıldandım.

"Sana o mesajına yüz yüze yanıt vereceğim dedim," dediğinde ona utanarak döndüm. Çekiniyor gibiydi ama yüzünde farklı bir umut vardı. "Senden hoşlanıyorum." dedi.

Gözlerimi büyüterek ona baktım, bu kadar ani söylenilir be. Kalp vardı da bende. Hâlâ var ama.

Domatese döndüğüme emindim, ona sadece bakıyordum. O ise tepkilerimi izliyordu.

"Şey," dedim utanarak. Ben en son utanmaz bir insandım, ne oluyor bana!

"Ne?" dedi gülümseyerek.

"Ben ne diyeceğimi bilemiyorum." dedim ona bakarak. "Yani daha önce hiç böyle bir durum yaşamadım. Ne yapılır bilmiyorum. Zaten çok çekiniyorum, o gün içimden geldi ve sana yazdım. Bakacağını, döneceğini, hatta bana duygularını itiraf edeceğini hiç düşünmedim." dedim dürüstlük ile.

Bana öyle güzel baktı ki... Bakışı pek çok duyguyu barındırıyordu; aşk, umut, anlayış ve heyecan.

"Ne yapacağım ben?" diye ona sordum. Kollarını açıp beni kendine doğru çekti, sanki bütün bilinmezlikler yok oldu. Kollarımı ona doladım, bu aslında bir cevaptı. O da anlamıştı...

Kafamı göğüsüne koyduğum için kalp atışları kulağımda yankılanıyordu. Çok hızlı bir şekilde atıyordu kalbi. Yavaşça kıkırdadım, çenesi saçlarıma değiyordu sesim ile hafif aşağıya bakıp "Ne oldu?" diye sordu. Kafamı kaldırdığımda yüzlerimizin arasında bu kadar az mesafe kalacağını beklemiyordum.

Gözleri dudağıma değdi, "Beni fazla zorluyorsun, Nur'um." dedi. Bana herkes Ahu derdi, sadece babam Nur derdi. Şimdi Ayaz'ın bana Nur'um demesi çok hoşuma gitmişti.

"Komutanım," dedi ani bir ses. Hızla Ayaz'ı köşeye ittim. Karşımızda gülüp gülmemek arasında kalan bir asker vardı.

"Oğlum siz bitmeyecek misiniz?" dedi sert sesle Ayaz.

"Komutanım İbocan kendine geldi, size bilgi vereyim dedim." dedi karşınızdaki asker.

Ayaz "Ben bu İbocan'ın," diye sessiz bir küfür savurdu. "Turan git, geliyorum ben." dedi. Asker selam verip hastanenin içine girdi.

Ayaz'a dönüp, "İbocan'ın neyi var?" dedim.

"Bir şeyi yok," dedi. "Afedersin ama kıçına kurşun yedi." dediğinde komik bir şeymiş gibi güldü.

"Niye gülüyorsun? Çocuk vurulmuş." dedim garip garip ona bakarak.

"Komik olan vurulması değil, komik olan; mükemmel kıçımın şekli bozulacak diye bağırıp dağın başında bayılması." dedi. Ona ciddi misin der gibi baktım.

"Gerçekten bunu mu yaptı?" dedim şaşkınca. Evet der gibi kafasını salladı.

"Hadi gidelim," dedi. İçeri doğru geçtiğimizde Bengü'yü gördüm, endişe ile hareket ediyordu. "Bengü!" dedim ona seslenerek.

SON AN | Texting ✓Onde histórias criam vida. Descubra agora