4.8

3.7K 155 73
                                    

Apartmana gelene kadar sessizdik, Ayaz elimi hiç bırakmamıştı, elimin üstünü parmağı ile yavaş yavaş okşamış ve her fırsatta ellerimi öpmüştü. Sanki az önce yaşananlar kendisi yüzünden olmuş gibi sorumlu hissediyordu, o söylemese de ben davranışlarından bunu anlayabiliyordum.

Ben ise hâlâ olayın şokundaydım, ne diyeceğimi bilmiyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bir süre önce Kıvanç bana istemediğim hâlde dokunmuştu ve Ayaz son anda kurtarmıştı. Ya o gelmeseydi... Ne olacağını düşününce bedenim ürperdi.

Sevinmek istiyordum çünkü Kıvanç def olup gitmişti, ağlamak istiyordum çünkü... Çünküsünü bilmiyordum. Sadece sessizce ağlamak istiyordum. Ayaz'a sarılmak istiyordum.

Asansöre bindik, hava eksi dereceleri gösteriyordu. Bedenim istemsizce titriyordu, titreyen bedenimi Ayaz'ın görmesini istemiyordum, bugün onun karşısında çok zayıf birisi gibi görünmüştüm.

Ayaz elimi sıktı, "Nur'um," dedi endişeli sesle. Karmaşık düşüncelerim arasından onun sesi ile çıkmıştım. Yüzüme baktı, sonrasında beni kendine çekip sıkıca sarıldı. "Şhtt. Geçti." Ellerini saçlarımın üstüne koyup yavaşça okşadı. "Buradayım, korkma." sıcaktı. Bu soğuğa rağmen bedeni sıcaktı. Ona yavaşça sokuldum, ellerimi ona sımsıkı doladım, bedenimiz bir olmuştu.

Gözyaşlarım sanki bu anı bekliyormuş gibi akmaya başladı. Sessizce hıçkırdığımda Ayaz'ın bedeni kasıldı, saçlarımı okşayan elleri dondu. Ne yapacağını bilmez şekilde durdu, asansör kapısı açıldığında belimde duran ellerini çekti, ellerini bacaklarıma koyup beni yukarı kaldırdı, bacaklarımı beline doladı. Beni tamamen kucağına almıştı, kafamı omzuna gömdüm, kollarımı ise boynuna dolayıp ona sımsıkı sarıldım. Ayaz asansörden ben kucağındayken çıktı, bir elini sırtıma koymuş düşmemden korkar gibi sarmıştı.

Adımlarından kendi evine gittiğini anlamıştım, anahtar sesi duyuldu ardından kapı açılma sesi, içeriye girip kapıyı kapattı. Kafamı onun omzuna koymuş sessizce ağlıyordum, gözyaşlarım onun kıyafetlerini ıslatıyordu. Ayaz ise salona geçti, koltuğa oturdu ben hâlâ kucağında duruyordum. Çok yakındık bedenlerimiz nerdeyse birdi umursamadım, ona daha sıkı sarıldım.

Ayaz saçlarımı öptü, bir eli hâlâ belimde duruyorken diğer elini saçlarıma götürüp oyanmaya başladı. Her bir tutamı ile önce oynuyor sonra dudaklarına götürüp öpüyordu. Her şeyi unutturmak ister gibi... Yaptığı her davranış çok nazikti sanki elinde çok değerli bir mücevher tutuyormuş, ona zarar vermekten korkuyormuş gibiydi...

Onun ferahlatıcı kokusunu içime çektim, ağlamam biraz daha dinmişti. Ev sıcaktı, bedenim istemsizce gevşemişti, tabii Ayaz'ın sıcaklığını unutmamak lazım. Bedeni ne zaman olursa olsun sıcaktı, yeni fark ediyordum.

Sessizce iç çekmeye başladım, Ayaz hâlâ yaptığı davranışa devam ediyordu, konuşmadan ağlamamın bitmesini bekliyordu. Yanımda olduğunu hissettiriyordu.

"Eskiden," diye başladı söze, derin bir nefes almıştı ama sanki aldığı nefes boğazına dizilmişti. "Annem sürekli ağlardı. Her gece..." konuşmanın nereye gideceği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sesinde bir burukluk vardı, yarım kalmışlık...

"Ne olduğunu bilmiyordum ya da bilmemezlikten geliyordum. Babam göreve gitmişti... Dönecekti. Yani öyle sanıyordum, o zamanlar." dediğinde sessizce yutkundu. Boğazı düğümlenmiş gibiydi. "Ağlıyordu. Ne yapacağımı bilmezdim. Çocukken nasıl onu susturmam gerektiğini bilmezdim, ablalarımda benden uzaklaşmıştı... Sürekli annemin yanına giderdim, ne olduğunu sorardım, daha fazla ağlardı." Ağlamam durmuştu, Ayaz'ı dinliyordum sadece.

"Yanına gidip sessizce saçları ile oynar, öperdim varlığımı hissetsin, onunla olduğumu bilsin diye." dediğinde saçıma yine bir öpücük bıraktı. Geri çekildiğimde bakışlarımı yüzüne dikmiştim, gözleri kızaran gözlerime odaklanmıştı. Canı acıyormuş gibi gözlerini kıstı. "Saçların annemin saçlarına benziyor, yumuşak ve yeni açan bir çiçek gibi kokuyor..." dediğinde iç çekti.

SON AN | Texting ✓Where stories live. Discover now