5.6

2.1K 112 87
                                    

Ayaz Kara.

"Güzelim ben şu davetiyeleri verip geliyorum, sen dinlen çok yoruldun." dedim Ahu'yu banka yönlendirerek. Askeriyeye düğün davetiyesini dağıtmak için gelmiştik. Bir hafta sonra düğünümüz vardı, yarın ise kınamız!

Gerçekten de aşık olduğum kadınla evleniyordum, hâlâ inanamadığım bir durumdu. Sevdiğim kadın karım olacaktı. İçim içime sığmıyordu mutluluktan.

Ahu yorgun şekilde banka oturup kafasını salladı, hazırlıklar yüzünden çok yorulmuştu. Gitmeden önce saçlarına minik bir öpücük bırakıp içeriye geçtim.

Ahu'nun babası düğünü erken yapmak istemişti, bize de uyduğu için kabul etmiştik. Nişan üstünden bir ay geçmişti, geçen bu bir ayda daha çok düğün kına hazırlıkları ile uğraşmıştık.

Dağıtacağım davetiyeleri hızla verip dışarıya çıktım, Ahu'yu biraz daha bekletirsem beni vurabilirdi. Bahçede yürürken karşıma çıkan kişiyle gözlerimi devirdim, onu görmezden gelerek yürümeye başladım.

Aldırmadan yanıma geldiğinde mecburen yerimde durdum, gelen kişi Pelin'di. "Ayaz nasılsın?" dedi sanki çok samimiymişiz gibi. Bana karşı ilgisi vardı anlıyordum ama benim ona karşı hiçbir ilgim yoktu o ise bunu bir türlü anlamıyordu.

"İyiyim." dedim sadece ona nasıl olduğunu dahi sormadan, sohbetin ilerlemesini istemiyordum. Ahu'm bekliyordu.

Ona nasıl olduğunu sormadığım için bozulmuştu, "Askeriyede yoktun bir süredir?" dedi merakla. "Düğün hazırlıkları ile ilgileniyordum." dediğimde şok olup kalmıştı.

"Evleniyor musun?" dedi sesini üzgün şekilde çıkarmaya çalışarak. Kafamı salladım, hatta cebime koymuş olduğum davetiyelerden birini çıkarıp ona uzattım. "Evet, düğünümüze bekleriz." dedim yapmacık bir gülüşle.

Davetiyeyi eline aldığında gözlerinin dolduğunu fark ettim, açıkçası hiç umrumda olmadı. Sahte olduğu çok açık belli oluyordu, istediğini almak için her türlü şeyi yapardı. Ve bende buna kanacak bir adam değildim.

"Her neyse beni nişanlım bekler." dedim 'nişanlım' kelimesinin üstüne bastırarak. "Kızdığında çok tatlı oluyor ama kızmasın şimdi." dedim gülerek. Ahu'dan bahsetmek bile beni gülümsetiyordu.

Pelin'in ne diyeceğini umursamayıp arkamda bıraktım, en hızlı adımlarla Ahu'nun olduğu banka doğru gittim. Yanına ulaştığımda kaşlarının çatık olduğunu gördüm "Gelmeseydin Ayaz." dedi tiriple.

Minik gözlerini kısmış bana ters ters bakıyordu, ellerini göğsünde birleştirmiş beklemekten ağaç olduğunu belli ediyordu. "Geldim güzelim, burada çalışan birisi ile karşılaştım ona da davetiye verdim." dediğimde yumuşamadı. Ama her 'güzelim' lafını söylediğimde dudaklarının kenarı hafifçe yukarı doğru kıvrılıyordu.

"Kızdın mı?" dedim masum masum gözlerimi kırparak. Evet, işte yumuşadı. Asla bu bakışlarıma karşı gelemiyordu, resmen yavru köpek bakışı yapıyordum... Her kızdığında bu bakış işe yarıyordu, bilerek yaptığımı onun bilmesine gerek yoktu. Hatta kimsenin bilmesine gerek yoktu.

"Ay hayır, hemen üzülme." dedi göğsünde bağladığı ellerini çözerek. Yanıma yaklaşıp ellerini yüzüme koyduğunda çok yakın duruyorduk fırsattan istifade edip yanağını öptüm, hatta kendimi durduramayıp yüzünün her yerine minik minik öpücükler bıraktım. Doyamıyordum ben bu kadına. Her zerresine aşıktım.

"Ayaz!" dedi beni kendisinden uzaklaştırmaya çalışarak. Kızarmıştı, etrafına merakla baktı kimse görmüş mü diye. "Askeriyedeyiz." dedi azarlayan ses tonuyla. "Yani?" dedim gülerek. "Ayıp, yolun ortasında öyle şey mi olur Allah Allah." dediğinde bak sen der gibi baktım.

Elinden tutup yürümeye başladım "Nereye?" diye sordu merakla. "Eve, yolun ortasında ayıp dedin." dedim ona göz kırparak. Utanıp gözlerini kaçırdı. Gelde dayan!

O her utandığında onun o kızaran yüzünü görmek için biraz daha utandırasım geliyordu. Bize bakan gözleri hissettiğimde kafamı o yöne çevirdim, bakan kişi Pelin'di.

Onu önemsemeden biraz daha Ahu'ya sokuldum, elimi omzuna atarak kendime çektim. Kafası göğsüme geldiğinde kafasını oraya yasladı, yürümeye devam ediyorduk. "Sen temas bağımlısı oldun, he." dediğinde kahkaha attım.

"Oldum demi?" dediğimde o da kahkaha attı. "Oldun oldun." ona daha sıkı sarıldım. "Yapacak bir şey yok, sorumluluk almalısın. Beni ne hale getirdin." dediğimde daha fazla güldü. "Alırız beyefendi, kurtuluşumuz yok." dedi masumca.

Üzerimizde olan gözler geride kalmıştı. Artık.

Ahu'nun gülüşüne bakıp hayran hayran onu izlemeye başladım. Aşık olduğum kadına gülümsemek çok yakışıyordu. Ve ben onun yüzünden o gülüşün eksilmemesi için her şeyi yapabilirdim. Ki yapacaktım da.


Gerçekten de Ayaz'ın ağzından bölüm yazmayı seviyorum, onun duygularını ifade etmesi açısından iç dünyasına az da olsa değinmek çok hoşuma gidiyor.

Peki Ahu'nun kendi kendine verdiği sözün aynısını Ayaz'ın vermesi 🥺 yerim ben bunları yaa

SON AN | Texting ✓Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum