YP / BÖLÜM / 6

296K 10.6K 1.9K
                                    

Profilimde ki Çocukluk Aşkım kitabımı da beklerim =)

YUKARIDA SELMA VAR =)

"Evet.", dedi ellerinde ki kirli ve kanlı sargı bezlerini yanında ki ilk yardım çantasının yanında bulunan demir bir kaba bırakarak. Sonra arkasını hızla döndü ve kapıya doğru gidecekken;

"Yaralarını bir kez daha bu kadar zorlarsan bir de benden kemer yersin.", dedi ve kapıyı sertçe kapatıp gitti. Kemer yediğimi nerden biliyor diye sormayacaktım. Sırtımdaki yara izleri kemer yedim diye bağırıyordu zaten. Saati merak ediyordum. Dışarıya baktığımda çoktan hava kararmıştı ve onca saat uyumuş muydum?

Dünden beri bu odadaydım ve bir tuvalet molası bile vermemiştim. Üstelik bir duşa ihtiyacım vardı ve sırtımda ki bezler buna engel oluyordu. Eğer duş yapmak için bu bezleri çıkartırsam Aras bu sefer nasıl bağırır ya da kemerle bana vurma konusunda ne kadar vicdanlı olur bilmiyordum. Ama hiç değilse bir tuvalet ihtiyacını gidermek pek fena olmazdı.

Yataktan yavaşça ve sırtımdaki yaraları incitmeden kalkmaya çalıştım. Ufacık bir kan damlası bu sefer sonum olabilirdi, Aras beni korkutuyordu. Ayağa kalktığımda telefonu yatağın üzerinde aramaya başladım.

"Ahh, cadı Sibel. Allah bilir nereye koydun sen o telefonu.", diye mırıldandım içimden. Telefonu bulup Aras'ı arayacaktım. Öylece çıkıp gitmişti. Ve benim acil bir tuvalet giderme ihtiyacım vardı. Telefonu bulamayınca kapı da ki güvenliğe lavabonun yerini sorarım bende diye düşünerek kapıya yöneldim. Gerekmedikçe demişti ama bu çok gerekliydi. Yani makul bir bahanem vardı.

Kapıyı açtığımda kapı da bekleyen iki tane çam yarması adamla karşılaştım, kapının açıldığını duyunca önce bana baktılar sonra ceketlerini çekiştirip tekrar karşıya baktılar. İkisinde de takım elbise vardı. Bu kadar iri yarı vücutları nasıl takım elbise bulmuşlar hayret ediyordum.

"Şey...", dedim sütünü dökmüş suçlu kedi gibi. Beni takmıyorlardı.

"Lavabo nerede acaba?"

Sol tarafta duran iri yarı adam;

"Ayça.", dedi ve saniyeler içerisinde Ayça geldi. Bense kapı eşiğinde duruyordum. Henüz dışarıya bakmamıştım ve nereden geldiğini de görememiştim.

"Bir sorun mu var.", dedi sol da duran adama, beni aniden görünce ellerini önde birleştirip kafasını eğdi.

"Buyurun Ayza Hanım.", dedi utangaç bir sesle.

"Şey lavabo neredeydi?"

"Ahh tamamen benim hatam. Size evi tanıtmayı unuttum. Lütfen beni takip edin."

Kapının eşiğinden çıkmamla ağzımın bir karış açılması bir oldu. Koskocaman bir evdeydik ve ben bir gün boyunca o odadan hiç çıkmamış mıydım?

Karşımda uzun ve çok aşırı geniş bir koridor vardı ve en az on - on beş tane daha kapı vardı.

"Buraya çok mu misafir geliyor?", dedim çişimi tuttuğumu pek fazla belli etmemeye çalışarak. Tabi ne kadar belli oluyor ne kadar olmuyor orası tartışılırdı.

"Aras beyin pek fazla bayan misafiri oluyordu.", dedi gülümseyerek.

Biraz sinirlenmiştim ama sadece birazcık. Yüzüm düşmüştü. Ayça kıkırdamaya başladığında anlamayan ifadeyle ona baktım.

"Neden gülüyorsun ya?"

"Kıskandınız sanırım.", dedi gülümseyerek.

"Ne? Ne alakası var? Hiç de kıskanmadım!"

YENİ PATRONUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin