YP / BÖLÜM / 34

181K 7.3K 729
                                    

Çocukluk Aşkım kitabına hepinizi beklerim =)

...

"Mert sa-sana nolmuş?"

"Boş ver gel hadi otur.", dedi selamlaşmak için uzattığı eli yön gösterircesine koltuğa uzatarak.

Ağzım açık bir şekilde yerime şok olmanın etkisiyle yavaş yavaş otururken elimi tutan Sibel'i de kucağıma yerleştirdim.

"Mert ne bu hal?"

"Başın sağolsun diyecektin herhalde.", dedi patlak dudağını elinden geldiğince yan gülümsemesine bürümeye çalışarak.

Bir kaşı köşesinden bir kaşıda burnunun tarafından yarılmıştı. Sol yanağı mosmordu. Dudağı patlamıştı ve alnında yer yer derin yaralar vardı. Pansuman yapılmıştı ama bazı yaralar kanla beraber kabuk bağlamıştı.

"Be-ben sadece şaşırdım."

"O adamla beraber yaşamaya devam edersen daha çok şaşıracaksın.", dediğinde kaşlarımı çatıp ne demek istediğini anlamaya çalışırcasına ona baktım.

"Ne diyorsun sen?"

"Diyorum ki neden senin yerine başka bir çalışan gönderdin buraya. Nagihan'ı geldiği gün gönderdik."

"Ondan iyisini bulamazdınız. Neden böyle bir şey yaptın? Onun da benim gibi paraya ihtiyacı vardı.", dedim kızarcasına. Mert böyle birisi değildi.

"Kriterlerimize uymadı.", dedi keyifle arkasına yaslanıp ellerini kafasında birleştirerek.

"Mert sana noldu böyle? Sen benim tanıdığım o insan değilsin."

"Hayat şartları Ayza."

"Hayat şartları mı? Sen hayat şartlarından ne anlarsın be?"

"Ailene olanlara üzüldüm."

"Üzüldün mü. Hiç peşime takılmadın. Hiç arayıp sormadın. Onca yıllık dostluk, kardeşlik, güven... Hepsi bir hiç içindi."

"Hayır Ayza değildi. Benim neler yaşadığımı bilmiyorsun.", dediğinde sonunda çatık kaşlarımı indirdim ve didişmeyi kestim. Ona ihtiyacım olduğu için buradaydım. Kavga etmek için değil. Onun benden sonra ki öyküsünü merak ediyordum.

"Neler yaşadın Mert?", dedim elimi şefkatle masasının üzerindeki eline uzatarak.

Önce tuttuğum eline baktı sonra gözlerime...

"Onunla evli misin?", dedi çocuğu göstererek.

"Elbette hayır.", dedim tuttuğum elimi çekip Sibel'e iyice sarılarak.

"Evlatlık değil ya.", dedi pişmişçe sırıtarak. Yalan söylediğimi düşünüyordu.

Erken evlilik diyemedim. Sonuçta aramıza yıllar değil aylar girdi. Ne ara büyüdü bu çocuk derdi.

"Ablanın çocuğu desem... kaza da ölmüştür. Hatırlatmak istemezdim.", dedi düşen yüzüme bakıp.

"Aras'ın evlatlığı.", dedim gözümde ki yaşların akmak istediğine aldırmayarak.

"Sen de onun evinde bakıcısın öyle mi?"

Kafamı onaylar anlamda salladım.

"Neden geldin Ayza. Bana bu yalanları söylemek için mi?"

"Mert. Sen benim çocukluğumsun. Anılarımsın. Sana son zamanlarda herkesten çok ihtiyacım var. Daha doğrusu vardı. Son dakikaya kadar.", dedim ayağa kalkıp çantamı koluma takıp Sibel'i çekiştirerek.

YENİ PATRONUMWhere stories live. Discover now