YP / BÖLÜM / 24

199K 8.4K 506
                                    

Profilimde ki Çocukluk Aşkım kitabımı da beklerim =)


Billush

CananAydn2

Asli5757

Arqimmm

ZeynepTuran7

DeLi_DoLu21

İrmtugy

Ruyacim

Kar-de-len

-belki-

17sezer

Eliffkymz

Ve en önemlisi de Ankara'dan Rümeysa'ya yoğun ilgileri için çok teşekkür ediyorum. İleride birg ün Allah kısmet ederse kitabımın ilk sayfasında yine isimleriniz olacak. Tekrardan Rümeysa'ya benim gibi çenesiz bir kıza katlandığı için teşekkür ediyorum ve tüm okurlarımca ona dua ediyoruz ki benim çenemden bir gün tahtalı köye gitmesin diye =) hadi yine çok konuştum ben keyifli okumalar hepinize =)

Yukarıya çıkan Aras'ın peşinden koştum. Merdivenleri ikişer üçer çıkarken gözlerimde sinirden mi yoksa kalbimin anlamadığım derecede acımasından mı bilmiyorum oluşan buğuyu elimle yok etmeye çalışıyordum.

Sandalyesine oturup arkasına yaslanan Aras'a dönerek;

"Sen Aras Kılınç. İstediğin her kızı elde edebileceğini mi sanıyorsun? Herkesi parmağında oynatabileceğini mi?", dedim gözlerimden akan yaşlara inat sert bir ifade takınmaya çalışarak.

Çenem titriyordu. Gözlerim ağlamak için haykırıyordu, boğazımda ki yumru, ihanet gibiydi sanki hissettiklerim.

Cevap vermiyordu. Elini ensesine koymuş kaşıyordu. Umursamayan tavırları beni çıldırtıyordu.

Masanın altına elimi koyduğum gibi devirdim.

"Bu yeterince dikkatini çekmiştir belki."

Ağlıyordum ama yüzümdeki sert ifadeyi korumak için de bin bir türlü yol deniyordum. Elimin tersiyle istemsiz akan gözyaşlarımı sildim.

"Ayza..."

"Bir daha asla ama asla adımı ağzına alma. Seninle beraber yaşamamı mı istiyorsun? Öyle olsun. Bu güne kadar bana hissettiğin acıma duygusuna bir son verebiliriz."

Ağlayan gözlerime o nasıl olacak dermiş gibi bakınca;

"Susmak.", dedim ve gözlerine bir müddet daha ters ters baktıktan sonra kendimi daha fazla tutamayacağımı anladım. Ağlamamak için elimi ağzıma götürdüm, ama hıçkırıklar çoktan kendini salıvermişti.

Merdivenlerden aşağıya koşarak inerken Aras'ın bana seslendiğini duymayınca yüreğimde ki burukluk daha fazla arttı.

Yattan inip bir kaç adım atınca arkamı döndüm. Hala yatın en üst katındaydı, benden tarafta en uçtaydı. Elleri cebinde kafası hafif gerideydi. Bu kadar acımasız nasıl olabiliyordu? Bir Aras'a bir de Sibel'in bulunduğu yata baktıktan sonra arkamı dönüp gittim.

Nasıl olsa o eve tekrar dönecektim. İhtiyacım olan tek şey zamandı. Sadece nefes almak istiyordum.

Önüme bakmadan yürüyordum. En küçük ve kuytu köşedeki patikalara sapıyordum. Issız yollar boyunca yürümüştüm.

Kaç saat olmuştu? 1 -2 -3 ?

Bilmiyordum. Bir müddet yürüdükten sonra ayağıma vuran topukluları elime aldım ve çıplak ayakla tarlalık alanlar boyunca yürüdüm. Saatlerce gözlerimden akan makyajın etkisiyle siyaha boyanan göz yaşlarım elbiseme damlamıştı. Saçlarım dağılmıştı ve sinirden ne kadar toka varsa kafamda, saçlarımı yola yola çıkartmıştım.

YENİ PATRONUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin